28 Eylül 2009 Pazartesi
Antalyaspor Fenerbahçe maç analizi
24 Eylül 2009 Perşembe
Puanlar aynı, peki fark nerede?
Yani 1995' ten bu yana, arkaya yaslanıp, müthiş keyif alarak izleyebildiğim, futbol adına pek çok güzelliği içinde barındıran maç sayısı 30' u geçmez. Evet bu zaman zarfında pek çok şampiyonluk yaşanmıştır, ancak bu şampiyonlukların çoğu yürek ağızlara gele gele yaşanmıştır! Düğümler hep son haftalarda çözülmüştür. Takım pek çok maçı ite kaka kazanmıştır. Haklı galibiyetler, haklı şampiyonluklardır ancak seyir zevki yüksek, iyi futbol izlenememiştir.
Peki bunun temel nedeni nedir? Neden taraftar son 2o senedir şöyle üst üste beş maçı rahat ve keyif alarak izleyememiştir?
Kanımca bunun en büyük nedeni Fenerbahçe yönetimdir. Yanlış hoca seçimleri, tesadüfen getirilen iyi hocaların arkasında durulmaması ve hatalı transfer politikaları kötü futbolun nedenidir. Elindeki kısıtlı kadrolar ile; Daum, Zico ve Aragones' ten çok daha iyi ve olumlu futbol oynatan Löw' ü hatırlayalım. Löw' e bir sezon dahi zor tahammül etti Fenerbahçe yönetimi. Tek amaç şampiyonluk ve skor olunca, çağdaş, hücuma yönelik, keyif veren futbol isteyen hocaların suyu ısınıyor. Başarı gelmeyince (şampiyonluk) bu adamların ipi çekiliyor. Turkcell Super Lig' de BJK' nin 100. yıl şampiyonluğu sonrası bir devrim yaşandı. Ligimiz artık defansif açıdan güçlü, çok koşan ve oynatmamayı öncelik edinen takımların başarılı olacağı bir lig haline geldi. İşte geçen seneki Sivasspor. Yerli- yabancı tüm hocalar bu gerçeği biliyorlar. Sert, koşan, rakibe basan, oyun kurmaktan çok bozmayı ilke edinen bu tür hocalar ile keyif veren futbol izlemek imkansız oluyor. Daum, Aragones' de ve hatta aksi gibi görünse de Zico ve Denizli dahi başarının bu anlayışa uygun futbol ile geleceğine inanan hocalar idi. İyi defans yap, iyi kapan, hızlı konraya çık, birde duran topları iyi kullan. İşte her dört hocanın da temel futbol prensipleri bunlardı. E tabi bu futbol felsefesinin başarılı olması için 1-2 tane iyi defans oyuncusuna, iyi bir ön liberoya, bir tane de olağandışı yetenekte 10 numaraya ihtiyacınız olur. İşte Alex FB için bu nedenle önemlidir. Türkiye' de başarı bu tür futbolla geliyor ve Aziz Bey bunu çok iyi biliyor. Bunu değiştirmek, devrim yapmaktan ziyade işin kolayına kaçarak bu anlayışı devam ettiriyor. İşte o yüzden Alex bu kadar vazgeçilmez! Fenerbahçe devamlı hoca değiştiriyor, ancak temel futbol felsefesi hiç değişmiyor. Çünkü bu felsefenin mimarı sayın Yıldırım' dır. Fenerbahçe' de yönetsel ve zihinsel bir devrim yaşanmadan, ne bu futbol felsefesi ne de Alex bağımlılığı bitmeyecektir.
Elbette, farklı, daha cesur bir anlayış tercih edilerek hoca seçimleri daha iyi yapılabilirdi. Türkiye' deki futbol felsefesinde devrim yapılabilirdi. İşte GS. Rijkaard gibi genç, hırslı ve vizyonlu hocaları bulabiliyor. Porto Mourinho, Lyon ise Le Guen gibi hırslı ve vizyonlu hocaları bulabiliyor. Başarı da böyle iddialı, cesur, yenilikçi adamlarla geliyor. Bunun yanı sıra da iyi, keyifli, hücuma yönelik futbol izleniyor. Dünya futbolunda iyi futbol oynatıp, sıra dışı başarılara imza atan tüm hocalar bu felsefeye sahipler. FB Yönetimi, kulüp idaresinde gösterdiği başarı dahilinde elinde biriken imkanları bir futbol devrimi yapmak için harcasa idi bugün şampiyonlukların yanı sıra, takım olarak iyi oynayan, keyif veren, rakibi sindiren, bol gol atan Fenerbahçe' ler izleyebilirdik. İşte GS yönetimi bu cesur adımı attı. FB' nin neredeyse yarısı kadar bir bütçe ile ve akıllı politikalar dahilinde, 2000' li yıllardan bu yana atılmış en büyük adımları attılar. Bazıları bu iyi futbol, farklı anlayış ve bol gollü zaferler Rijkaard' ın eseri diyorlar. Katılmıyorum. Bu tamamen GS yönetiminin cesareti ve becerikliliğidir. Geleceği görüp, şekillendirmektir. Skora değil, çağdaş futbola değer vermektir. İşte biri ligi 4. diğeri 5. tamamlayan iki takım. Bu sezon başında ikisi de 6 da 6 yaptılar. Ancak sadece biri keyifle izlenip, övülürken, diğeri sürekli eleştiriliyor. Tabi daha sezon başı. Sezon sonu şampiyon Fenerbahçe de olabilir. Bu garip karşılanmamalı. Ancak daha ligin henüz 6. haftası olmasına karşın, benim gibi pek çok futbolseverin şampiyonu; iyi futbol oynama, iyi oyuncular transfer edebilme ve iddialı hoca getirebilme riskini alan, cesur GS yönetimidir. Bu ülkedeki kısır, sadece koşmaya dayanan, aşırı sert ancak verimsiz futbol anlayışını altı haftada dümdüz eden ise yine bu yönetimin getirdiği futbol felsefesidir. Benim hedefim lig değil, Avrupa' da başarı diyen anlayış ile; hedefim ligde başarı diyen zihniyetleri karşılaştırmak gereği dahi duymuyorum.
İşin diğer bir boyutu da oyuncu seçimleri. Bu taraftar Anelka' yı, Appiah' ı, Ortega' yı, Hooijdonk' u izlemeye alıştı. Çıtayı yükselttiniz; sonra takıma Uğurlar, Selçuklar, Kazım' lar, 36'lık Carlos' lar, Kezman' lar, Edu' lar, Deivid' ler, Guiza' lar, Maldonado' lar, Josico' lar geldi. Oturup uzun uzadıya bu isimleri eleştirmek niyetinde değilim. Bu oyuncuların iyi niyetli olduklarına eminim. Takımları için ter akıtıyorlar, buna da büyük saygı duyuyorum. Hatta birçok maçın kazanılmasında, şampiyonluklarda önemli katkıları var. Ama, bu oyuncular çağdaş, keyif veren futbol için yetmiyor. Anelka' dan sonra Guiza taraftarı kesmiyor. FB yönetimlerinin neredeyse 12 yıllık felsefesine uygun oyuncular olabilirler, ancak taraftara keyif vermiyorlar. Futbol iyi oyuncularla oynanır. Elinizde 10 adet ortalama, bir adet yıldız oyuncunuz var ise, belki şampiyon olursunuz. Ama kılı kırk yararak ve son dakikaya kadar endişe duyarak. Oysa futbolda ilk 11 'de oyunun kaderine etki edebilecek en az 4-5 yıldız oyuncunuz olacak. Biri dursa, diğeri vuracak. İşte GS. Oysa FB' de tut Alex' i, kzıdır Emre' yi, yıldır Guiza' yı, iş bitiyor!
Şimdi kimse kendini kandırmasın. Alınan puan toplamları aynı, ama alınış hikayesi çok farklı. Hangi FB' li bu sezon oturup rahat ve keyifli maç izlediğini iddia edebilir. Hangi GS' lı bu sezon bir maç dahi olsa kaybedeceğine inanıyor. İşte fark burada! Yönetimler, takımlar, felsefeler arasındaki fark burada. Büyük denizin büyük balığı olmak mı? Yoksa küçük denizin büyük balığı olmak mı? Farkı yaratan her iki takım yönetimlerinin bu soruya verdikleri cevap.
FB taraftarı öyle büyük bir taraftar ki, ezeli rakibinin transfer piyasasını dümdüz ettiği bir dönemde dahi gidip kombine kart, fenercell, forma satış rekorları kırılmasını sağlıyor. Tabi buna devam etmeliler. Hatta herkes takımına, hocasına, oyuncusuna destek vermeli. Oyuncu yuhlama, hoca kovma, futbolcuya saldırma dönemleri asla yaşanmamalı. FB kötü futbol da oyansa, maç da kaybetse hep destek tam destek verilmeli. Ancak diğer yandan da yönetim tarafından tercih edilen bu futbol felsefesi mutlaka sorgulanmalı! Şampiyonluk gelse dahi...
Şimdi o çok sorulan soruya cevap verebilirim: FB bu sezon ne zaman iyi futbol oynayacak? Cevap: Ara sıra! Evet 7. haftaya kadar takımı taktik, teknik ve fiziksel yönden ciddi olarak eleştirmeme kararım var. 7 haftadan sonra bu konuları ciddiyetle ele alacağım, deşeceğim. Ancak görünen köy kılavuz istemiyor; bizce FB sezon sonuna kadar bu şekilde devam eder. Genellikle kaybetmez, ama yüreği ağzında kazanır. Birkaç maçta da (GS maçı da dahil) ekstra futbol oynar. Avrupa Ligi' nde de gruptan çıkar. Devre arasında Başkan' ın kendi kaderini de düşünerek, küçük çaplı bir revizyona gideceğini sanıyorum. Deivis, Carlos, Guiza ve 1-2 yerli oyuncu devre arası kadrodan ayrılabilir. Tahminlerim bu yönde.
18 Eylül 2009 Cuma
Fenerbahçe Neden Kaybetti?
Son birkaç yazımızda yazıyoruz; Fenerbahçe maçları takım oyunu açısından 9 kişi oynuyor. Carlos, Alex oyunun defansif yönünde aksıyor. Hele de Carlos. Kafasında Fenerbahçe' yi ve Türkiye' yi bitirmiş. Bunu açıkça kendisi de söylüyor. Buna rağmen israrla ilk 11' de. Yahu bu adamdan fayda sağlayamayacağını Daum nasıl göremiyor? Bari Vederson' u oynat, Uğur' u oynat en azından bir koşu, bir mücadele görelim. Şimdi Vederson kendi kendine sormuyor mudur, bu kötü Carlos sahada ben neden kenardayım diye! Benzer şekilde Kazım sahada, Mehmet Topuz yedekte. Hep söylüyoruz, Kazım ay futbolcusu. Teknik bir adam ama fizik kapasitesi, konsantrasyonu, disiplini alt düzeyde. Bu sebeple Gökhan çok yalnız kalıyor, çok yoruluyor. Diğer tarafta da Santos, Carlos nedeniyle çok yalnız kalıyor. Daum kanat problemini bir şekilde çözmeli. Ya Carlos' u ve Kazım' ı kaybetmeyi göze alıp, hak edenleri oynatıp ligi ve Avrupa Ligini kazanmayı seçeceksin; ya da tam tersi!
Fenerbahçe sezon başında 4-2-3-1 şeklinde oynuyordu. Daum birkaç maçtır Alex' den verim almak için, klasik Alex taktiği olan 4-4-1-1 ' e geçti. İki sistem arasındaki fark şu. Birincisinde Alex' i orta-ileri oynatıyorsunuz. İkinciside ise forvet arkası, ikinci forvet gibi, daha fazla ileri dönük oynayabiliyor. Şimdi Alex asla ve asla 4-2-3-1 deki o üçlünün ortasında oynayamaz. Koşmanız, pres yapmanız, orta sahaya yardıma gelmesi gerekir. Öte yandan 4-4-1-1' de daha fazla ileride kalıp, top bekleme, aralara sızma, dönen topları tamamlama şansı oluyor. Zaten Alex ve Daum Fenerbahçe' de hep bu taktiği benimsediler. Fenerbahçe Alex' e göre taktik üretip, ona göre oyuncu oynatıyor! Ligde bu taktikle ve Alex' in maç boyu yatıp, son dakikada attığı gollerle işi kurtarabilirsiniz. Ama Avrupa ' da olmuyor. Hep yazıyoruz, yazmaya devam edeceğiz. Sergen' de yorumlarında bunu devamlı tekrar ediyor. Rıdvan Dilmen söylüyor. Alex ile Fenerbahçe bir kişi eksik oynuyor! Arkasındaki Emre ve Cristian maç başına en az 12.000 metre, forvette oynayan oyuncu (Guiza veya Semih) ise en az 10.000 metre koşmaz ise bu takım defansif açıdan zor duruma düşer. Şimdi bu rakamların gerçekleştirilmesinin ne kadar zor olduğunu görüyoruz. Tekrar söyleyeceğiz; Alex ile bir maç alır, bir maç alamazsın... Bunun artık görülmesi gerek! Fenerbahçe' nin acilen Alex' siz bir sistemi kabullenmesi gerekiyor. En başta da taraftarın ve Alex fanatiklerinin.Fenerbahçe' nin transfer ihtiyaçları iyice ortaya çıkmaya başladı. Guiza Fenerbahçe' nin aradığı forvet değil. Asla da olmayacak. Resmen Baros' un kötüsü...Taraftara da, Guiza' ya da yazık. Gitmek istiyor, mutlu değil, takımda tutmak için zorluyorsunuz. Yazık! Güçlü, kuvvetli ve hava topu hakimiyeti de olan bir santrafor bulamazsanız, bu kadro yapısı ile Sercan dahi gelse kaybolur gider. İhtiyaç güçlü bir santrafor. En azından birkaç hafta Guiza dinlendirilip Semih oynatılmalıdır. Semih yedekte kalmayı kabul ediyor, razı oluyor diye hak yemek olmaz. Kötü adamı israrla oynatırsan, yedekteki adamı bozarsın.
Kaybedersin. Klaisk Daum zafiyetleri erken başladı! Sol beke de iyi bir isim, devre arası şart. Carlos gidici bunu görmemek hata olur. Bizce Deivid yollanıp, birde ön libero alınabilir. Neden mi? Basit. Emre ya da Cristian sakatlanırsa, orta saha çöker!Fenerbahçe bundan böyle 4-2-3-1 oynamalı. Özellikle de Avrupa' da. Daum ne ligde ne da Avrupa' da Volkan- Gökhan, Önder, Lugano, Vederson (4)- Emre, Cristian (2)- Santos, Özer, Mehmet Topuz (3)- Semih 11 ile başladığı hiçbir maçı kaybetmez. Rakipleri dümdüz eder. Ancak buna Daum cesaret edebilir mi?
FB Alex' siz kazanmaya başlarsa, Alex' in, Carlos' un, Guiza' nın, Kazım' ın yerleri fazlası ile dolarsa; taraftar ne düşünür, Başkan zor durumda kalmaz mı? Bu taraftarı senelerdir bu isimlerle kandıranlar, bu isimleri zorla, baskı ile, kayırma ile oynatanların yüzü kızarmaz mı? Hak eden formayı alsa, taraftar 12 yıldır ilk defa şöyle rahat maç izlese iyi olmaz mı? Doğru takım kurguları ve buna uygun futbolcu seçimleri ile maç izlemek en çok bizim hakkımız değil mi?
Soruyoruz...
14 Eylül 2009 Pazartesi
Fenerbahçe maçı nasıl kazandı?
2 Eylül 2009 Çarşamba
İşler iyi giderken eleştiri yapabilmek
Yukarıda belirttiğim düşünce ve gözlemlere ilişkin olarak sizlerden kendi yorum ve düşüncelerinizi de bekliyorum.