28 Şubat 2010 Pazar

Futbolculara tepki gereksiz


Maçın ilk yarısı sona erdi. Maç yorumu için maçın sonunu beklememe karararı aldım. Maç yorumumu skordan bağımsız olarak şimdi yapacağım. İlk yarıyı 1-0 İBB önde kapattı. Maç sonucu ne olursa olsun, FB kazansa da kaybetse de maç analizim değişmeyecek. Daha doğru FB' ye ilişkin analizim.

FB takımında sezon başından bu yana devam eden 4 sorun var. Son zamanlarda ortaya çıkan da yeni bir problem var. Yani toplam 5 sorun var.

1) FB defans yapmayı bilmiyor. Her maç ya duran toptan, ya da defansın arkasına atılan toplardan gol yeniyor. Bu sorunun iki sebebi var. Birincisi Daum' un defansif taktiklerinin etksizliği, ikincisi ise FB defansında yer alan oyuncuların yetersizliği. Bilica, Bekir, Lugano ve Önder... Hakikaten de bu zafiyet sezon başında nasıl görülememiş inanın merak ediyorum. Hele Bilica. Bu oyuncuyu FB' ye flaş transfer olarak getirenler, bence utanmalı.

2) FB inanılmaz ağır oynuyor. Emre hariç hızlı dribling yapan, hızlı pas atan bir tane oyuncu yok. Alex dahil tüm oyuncular dribling yaparken bile adeta yürüyor. Bu durum rakip takımların kolaylıkla pozisyon almasına yol açıyor. ayrıca rakipler FB' ye baskı kurup top kaybına zorluyorlar. Bu sorunun da FB' deki oyuncuların yapından kaynaklanıyor. TV' den değil de stadyumda maç izleyenler çıplak gözle özellikle Alex, Selçuk, Deniz, Bilica ve Vederson' u izlesinler. Bu kadar ağır oynarsanız, modern futbolda ikinci lig takımlarına karşı bile pozsiyon bulamazsınız. Diğer bir sebep de FB nin antrenman sistemi. Dayanıklılık üzerine kurulu antrenmaların, çabukluğu öldürdüğü açıkça görülüyor. Alman sisteminin ern büyük dezavantajı da bu.

3) FB' de Emre dışında arzulu, agresif ve hırslı oynayan oyuncu yok. Emre gerçekten de hırs ve mücadeleye dayalı GS ekolünden geldiği için artistik ve yıldızlara dayalı oyun sistemine sahip FB' de iyi yönde sırıtıyor. Sahada en çok faul yapılan, her mücadelenin içinde olan ve sürekli savaşan Emre' ye çok acıyorum. FB' de futbol oynarken onun da ciddi acı çektiğini düşünüyorum. Emre' nin Alex ve Guiza' nın en az iki katı para alması gerek. Bunu fazlasıyla hak ediyor. Zaten çıkartın Emre 'yi, Gökhan' ı ve Özer' i bu takımdan iddia ediyorum ligi 5. sırada bitirmesi dahi mümkün olamaz.

4) En büyük sorunlardan bir tanesi futbolcusunu yuhalayan taraftar. Futbolcu ıslıklayan yuhalayan bir kısım taraftarı ancak mazluma diş geçirebilen zalim padişah dalkavuklarına benzetiyorum. Resmen bu kadar haksızlık olmaz. Deniz, Deivid, Selçuk, Guiza ve Bilica' nın bu takımın oyuncusu olmadıklarını ve formsuz olduklarını bende kabul ediyorum, ama el insaf; bu çocukları bu takımda tutan, onları bu takımda yıllardır kadroda tutan kim? Yüreğiniz yetiyorsa her top kaybı yaptıklarında, her hatalarında, her ayaklarına top geldiğinde; Başkan' ı yuhalayın. Yüreğiniz yetiyorsa onları bu takıma alanları protesto edin. Ama nerde sizde o yürek?

5) En son ve son dönemde ortaya çıkan sorun, futbolcuların moralsizliği. maç kazanamamak bir nevi sendroma dönüşmüş durumda. Bu depresyondan çıkış için Yönetimin acilen takım için psikolojik destek alması gerekiyor. Kendi yarattıkları harabeyi, onarmaları için bu tür bir prosyonel yardım almaları yerinde olur. Ne Daum' un ne de soğukkanlı tavırlı Aykut Hoca' nın futbolcularla sıcak bir diyalog sağlayabildiği kanaatinde değilim.

Özetle, maç ne şekilde biter bilmem. Bu yazıyı okuyup bana kızanlar da olacaktır. Ancak aklı selim ile düşünüldüğünde ne demek istediğim anlaşılacaktır. Ben her zaman taraftarın yanında olan ve taraftarı kandırmaya çalışanların karşında olan biriyim. Umarım FB ikinci yarıyı daha farklı oynar ve bu maçtan 3 puan alır.

26 Şubat 2010 Cuma

Fenerbahçe Lille maç analizi


Lille turu adeta cebimizden söküp aldı. Sadece 5 dakika daha dayanabilsek, Liverpool maçlarının heyecanına hazırlanmaya başlayacaktık. Kötü gidişe dur demiş olacaktık. Şanssızlığı arkamızda bırakacaktık. Olmadı. Daha önce de yazmıştım, bizden daha kötü bir takıma elenmiş olduk. Yazık oldu. Turun kaybedilmesinde en büyük neden maalesef belimizi büken sakatlıklar oldu!

Her iki takım da son derece kontrollü, ancak tempolu başladı maça. FB' nin takım olarak sahadaki gayreti umutlandırmıştı bizleri. İlk yarının önemli bir kısmında oyunu rakip sahaya yıkmayı başaran bir FB izledik. Sahadaki takım sanki 7 eksikli, moralsiz bir takım değildi. Deniz sol bekte sırıtmıyor, Bekir Lugano' yu aratmıyor, Önder defansif yönden hatasız oynuyordu. Selçuk un orta sahada kritik toplar kazandığını gördük.

Emre' nin direkleri sarsan şutu sonrası Guiza' nın ofsayt golü yürekleri ağızlara getirirken, birkaç dakika sonra yine Emre' nin uzaktan harika vuruşu gol oluyor, taraftarın coşkusu artıyordu. İlk yarının son dakikasına doğru Alex' in kaçırdığı %100 ' lük gol, maçın ve turun kaderini belirlemiş oldu. Alex bu golü yapmış olsa, devre arasını 2-0 önde kapatsak, belki de 2. yarıdaki dirençli ve müthiş agresif Lille ' yi görmeyecektik sahada.

Lille enteresan bir takım. 10 tane çok koşan, inanılmaz hızlı, takım oyununu bilen ancak futbol zekası pek de yüksek olmayan oyuncuları var. 1 tane de dünya çapında yıldızları. Evet, Hazard (İngilizce' de zaten tehlike demek), dünya çapında bir yıldız adayı. Butün maç 5-6 kişi ile bu oyuncuyu etkisiz kılmaya çalıştık ve başaramadık. Bir oyuncu maçın kaderine ağırlığını ancak bu kadar koyabilirdi. Maçın son 20 dakikasında Hazard' ın mükemmel futboluna, Frau' da katılınca FB' nin kanatları çöktü. Tüm tehlikeli Lille akınları kanatlardan gelmeye başladı.

FB' de ise Daum' un Guiza' ya yine uzun süre dayanması hatalı bir karardı. Semih ile başlamış olsa, topu ileride tutmak mümkün olacaktı. FB topu rakip sahada hiç tutamadı ve %60- %40 'lık bir topa sahip olma oranı ile oynayan Lille, ikinci yarıyı tamamen sürklase etti. FB 7 eksikten özellikle Mehmet Topuz, Özer ve Lugano' yu ciddi olarak aradı. Gökhan alışık olmadığı bu mevkide gerçekten çok sırıtıyor. İnanılmaz top kayıpları ve pozisyon hataları ile oynadı. Elbette bu sakatlıklar FB adına büyük şanssızlık oldu. Tam kadro çıkılsa belki de rahatlıkla geçilebilecek bir tur kaybedildi.

Lille hızlı, ileri oynayan, hücumu seven bir takım. İyi de br takım. UEFA' da rakipleri Liverpool ve şansları bence %20. Liverpool gibi sert ve uzun topları seven bir ekibe karşı FB' ye oynadıkları gibi önde basmaları intihar olur. Zaten, FB 'yi elemiş olmaları da büyük şans. Ancak şunu da söylemek gerek turu biz geçsek de bir üst tur hayal olacaktı. Futbolun gerçekleri ortada, bu FB Liverpool' u zaten eleyemezdi.

Gelelim FB' ye. Elde kaldı 2. Artık önümüzde kupa ve lig var. FB' de bu maçta en çok hoşuma giden şey kenetlenme oldu. Ligde GS maçına kadar kayıpsız gelinmesi ve sakatların düzelmesi halinde, FB yeniden yukarı yönlü bir ivme kazanacaktır. Başları dik tutmaya çalışmaktan başka elden birşey gelmiyor.

Herkese geçmiş olsun.

24 Şubat 2010 Çarşamba

Fenerbahçe şampiyon olamaz mı?


Bir kısım spor yazarı ve taraftar sezon sonu için ümitsiz. Bir kısım beklemede. Bir grup da her zamanki gibi şampiyonluğa koşulsuz inanıyor. Bazı gerçekler var; son beş maçtır kazanamayan bir takım, tepki gösterilen futolcular, takım içindeki sevgisizlik, Başkanı sıkıntıya sokacak vaatler, görev tanımı belli olmayan yöneticiler, formsuz bir teknik direktör ve neredeyse takımın yarısının sakat olması...

Öte yandan diğer bazı gerçekler de var; 3 cephede birden yoluna devam eden bir takım, Türkiye' nin en yetenekli futbolcularının birkaçına sahip olunması, yenilse bile mücadele eden, savaşan bir ekip, sorumluluğunun daha fazla farkında bir kaptan ve rakiplerin de formsuz olması...

Gerçeklere, hangi taraftan bakarsanız bakın haklısınız. Başarısızlık beklentileri olanlar da, başarı bekleyenler de kendi açılarından son derece haklılar. Bende kendi değerlendirmemi yapmak istiyorum.

Evet, FB yönetimi bu sene yetenekli futbolcular aldı, ama kadro yeterince takviye edilmedi. Transfer gereken stoper mevkiine dünya çapında faydalı bir transfer yapılmadı.

Evet, Bilica bu takımın stoperi değil.

Evet, Guiza bu takımın ihtiyacı olan forvet değil.

Evet, bir takımda bu kadar sakatlık olması normal değil, bu bir teknik yönetim zafiyeti,

Evet, Daum eski hatalarını tekrarlamaya başladı,

Evet, Başkan zorlu vaatleri (3 yıl üst üste şampiyonluk) nedeni ile takımı strese sokuyor,

Evet, sakat ve cezalılar puan kayıplarında etkili oldu,

Evet, FB şanssızdı (iyi oynayıp kaybetmek)

Evet, rakipleri şanslılardı (kötü oynayıp kazanmak)

Evet, Fenerbahçe bu sezon sonu şampiyon olur! Nasıl mı?

Yukarıdaki Evet' lerden kısa dönemde kurtulmak mümkün olmadığından geriye bir tek çözüm kalıyor. "Kenetlenmek". Gerçekten de 3 kulvarda yoluna devam eden bir takım var. İlk hedef Lille maçı. Daum' un bu maçın önemini anlaması gerek. FB bu maçı alır ve turu geçerse, camia yatışır, moraller düzelir, ivme tersine döner.

Ligde fazla deplasman maçı kalmamış, fikstür avantajı olan bir takımın "kenetlenerek" neler yapabileceğini herkese göstermesi için iyi bir şans bu. Rakip GS, Zico' un son senesinde, tamamen yerli oyuncular ve kötü maddi koşullar altında bunu başardı.

"Ben dahil" takımı acımasızca eleştiren herkesin biraz geriye çekilmesi gerekiyor. Takıma soluklanma imkanı vermek gerek. Daha geçen sene Aragones dönemindeki futbolu, karamsarlığı ve başarısızlığı hatırlamak gerekiyor. Bu takım o takımdan çok farklı. Yenilse de savaşıyor. Bunu da gözden kaçırmamak gerek.

Ben kendi adıma FB' ye destek veriyorum. Bundan böyle yorumlarıma mümkün olduğunca duygusallık katmamaya çalışacağım. Yukarıdaki Evet' leri de bir süre eleştirmeyeceğim. Eleştirenler arkadaşlar ve trübünlerdeki kardeşlerimiz de bu şekilde yaklaşırlar ise, başarı için bir fırsat vermiş olacağız.

Bizden sonra ise sıra futbolcu kardeşlerimizde. Perşembe günü bir tarih yazacaklarına inancım tam.

23 Şubat 2010 Salı

Timsah Gözyaşları

Maça iyi başlamıştı oysa Fenerbahçe. Sahada rakibine boş alan bırakmıyor, hırslı bir şekilde pres yapıyor, oyunu kontrol ediyordu. Tıpkı kupadaki ilk Bursaspor maçının ilk yarısı gibi.. Rakip Bursaspor da esasen kötü oynamıyordu.Oyunda dengeyi kurmak adına en az rakibi kadar savaşıyor, çabalıyordu. Tam FB bu maçı söküp kopardı derken, sahneye yine "poşet forvet" Guiza çıktı. FB' nin rakibi karşısında bulduğu en net pozisyonları acıklı bir yüz ifadesi ile harcayan Guiza, hem taraftarın hem de takım arkadaşlarının sabrını fena halde zorladı. Oysa biraz daha becerikli olsa FB' nin ilk yarıyı 3-0 önde tamamlaması içten bile değildi. Bu tür basit golleri atıp rakibin direncini düşüremezseniz, maçı da kazanamazsınız.

Dikkat ettim Guiza saç baş yoldurdukça şeref tribününde Başkan Aziz Yıldırım' ın yüzü kızarıyordu. Keşke sayın başkanın yüzü Guiza' ya sinirinden değil de, pişmanlıktan kızarsaydı. Guiza' daki gereksiz israrı ve Daum' a onu oynatması yönünde yaptığı sessiz baskı FB' ye bir üç puana daha mal oldu.

FB' nin maalesef ciddi bir kadro sıkıntısı var. Sene başından beri israrla bunu yazıyor, ancak bazı okurlardan kadro yeterli tepkisi alıyorduk. Bu mu yeterli kadro? Üç cephede birden mücadele verecek bir takımın yönetimi nasıl olurda ceza ve sakatlık durumlarını düşünmez? Bu mu futboldan anlamak, bu mu yöneticilik? Daum transfer diye bas bas bağırırken, yönetim Daum' a kulaklarını tıkarken, Sayın Aykut Kocaman ne yapıyor? Sahi Aykut Kocaman FB' de ne yapıyor? Bilen var mı acaba? Önceki yazılarda üstüne basa basa yazdık; FB' nin biri yerli, biri yabancı iki iyi stopere ihtiyacı var. Lugano- Bilica ikilisi ve ondan daha beteri Deniz- bilica ikilisi tam saatli bomba. Bu ikililerin form durumu ile FB' nin sezon sonunu iyi kapatması mümkün değil. Lugano kötü üçlünün iyisi olarak mutlaka takıma dönmeli. Deniz' in stoperde oynatılması intihar gibi birşey.

Aslında bugün Guiza ve göbekteki stoper ikilisi hariç FB' de kötü oynayan yoktu. FB' nin hakkı bu mağlubiyet değildi. Ancak Bursaspor maçı hak etmedi dersek o da doğru olmaz. Bursalı futbolcular 90 dakikayı mücadele ve kazanma azmi ile tamamlayınca, geriye yapacak birşey kalmadı. Ertuğrul Hoca, Bursaspor 'a gerçekten kazanma azmi ve cesaret aşılamış. Özellikle de 2. yarıda FB' de ürkmeden müthiş bir oyun ortaya koydular.

FB' nin defans sorunlarına çözüm bulacak kişi Daum. Bu dörtlü, Gökhan Gönül dahil çok uyumsuz. Bu gidişle her maçı bir veya iki gol yiyerek tamamlayacaklar. Defans hataları nedeni ile FB orta sahası ve kanatlarında mücadele veren oyuncuların emeklerine yazık oluyor. Bu emekler boşa gidiyor. Aslında defans sorununun çözümü konusunda Daum' un da yapacağı birşey yok. Malzeme bu. Kadro yeterli diyerek tüm suçu Daum' da arayanlar, bunu da göz ardı etmesinler.

Bu mağlubiyetin telafasi elbette var. Ancak bu defans kurgusu ve oyuncuların formsuzluğu ile telafi de zor gözüküyor. Bu şartlar altında her maç rakibinden yediği golden bir fazla gol atması gereken bir takım var. Taraftar trübünde mutlu değil. Artık rahat maç izleyemiyorlar. Ancak bir söz de taraftara; her koşula Başkan Yıldırım' a destek veren taraftar artık yapılan yanlışları alkışlamayı bırakmalıdır. Başkan' ı seviyorlar kabul, ancak bu sevgi yüzünden yapılan hataları görmezden gelmek kabul edilemez. Örneğin devre arasını transfersiz geçen yönetimi protesto etmek gerekiyordu. Bunu yapmadılar. Islıklamaları gereken acaba Guiza mı, yoksa onu FB' ye kazandıran ve israr edenler mi? Bunu da düşünmeliler. Sezon sonunda umarım dizlerini dövmezler.

Son söz Guiza' ya. Bu kadar para alacaksın, bu kadar rezil oynayacaksın, sonra gözyaşı dökeceksin. Bırak bu timsah gözyaşlarını. Senin gözlerin sulanırken, FB taraftarının içi kanıyor. Umarım bu ilk 11' deki son maçın olur.

22 Şubat 2010 Pazartesi

Guiza için tekrar teşekkürler sayın başkan!

Bugün kısa bir maç analizi yapacağım. Fenerbahçe Lille' den 1 değil 2 gömlek üstün bir takım. Lille' nin FB' ye tek avantajı teknik direktörünün, Daum' un aksine oyuncularını yetenekleri doğrultusunda doğru taktik ile oynatıyor olması. Klasik bir Fransız ekibi. İyi kapanıyor, hızlı hücum yapıyorlar. Defansları zayıf, orta sahaları ve forvetleri vasat. FB bu turu İstanbulda geçer düşüncesindeyim. Zor olacak ama futbol sezgilerim FB' nin bu turu geçeceğini söylüyor.

FB bugün ligden alıştığımız bildiğimiz FB' ydi. Defansın ortasındaki Bilica- Lugano ve daha sonra Deniz- Bilica ikilileri son derece ağır ve uyumsuz. Klasik zamanlama ve pozisyon hatalarını yapmaya devam ettiler. Vederson attığı mükemmel gol dışında, kendinden beklenmeyecek kadar diri oynadı ve futbolseverleri şaşırttı. FB bu maçta da Gökhan- Özer- Emre üçlüsünün dinamizmi ile rakibe karşı koydu. Ancak diğer oyuncuların artık aline gelen gayretsizlikleri, maçı kazanmaya yetmedi. Özellikle Cristian' da çok büyük düşüş var. Bugün sahada adeta yürüdü ve Emre' nin iki kişilik mücadelesi de orta sahadaki boşluğu doldurmaya yetmedi. Daum inatla Cristian' a forma vermeye devam ediyor. Nedenini hepimiz biliyoruz...

Guiza' ya için neredeyse her hafta yazıyorum yetmiyor. Ben hayatımda böyle kötü bir futbolcu görmedim. Bugün %100 lük değil, % 1000' lik iki gol kaçırdı ve belki de turu zora soktu. Sadece Türkiye ligi değil, Avrupa' da da böyle kötü bir oyuncu izlemedim. Bilinçli bir teknik adam, bu adamı değil 11' e 22' ye bile almaz. Alamaz! Dribling yapamıyor, pas veremiyor, şut çekemiyor, gol atamıyor; yahu bu adam ne için bu takımın formasını giyiyor. FB tarihinin en kötü transferlerine imza atan Sayın Yıldırım' ın bugüne kadarki belki de en hatalı transferi Guizadır. İşin kötüsü sayın Başkan inatla bu oyuncunun oynatılması için teknik ekibe baskı yapıyor. İnsaf sayın Başkan, göz yoksa vicdan var. Bu adam 17 milyon Euro eder mi? FB' nin, taraftarın paralarına yazık değil mi? Hadi hata yaptınız, bari kabullenin Sayın Başkan. Guiza' dan cacık olmaz! Kabullenin artık! Çıkın özür dileyin camiadan, sezon sonun da da bu adama alıcı bulabilirseniz! verin gitsin. Taraftarın sabrı gerçekten taşmak üzere. Bu sabır taşması size olan sevginin de, saygının da bir anda kaybolmasına neden olabilir!

Sonuç olarak 2-1 kötü skor değil. FB İstanbulda tek gol atıp gol yemeden maçı tamamlarsa bu turu geçecek, ancak İstanbulda Semih' in mutlaka ilk 11 de oynaması gerek. Guiza' da inat edilirse bu resmen FB' nin turuna mal olacak. Bizden uyarması!

15 Şubat 2010 Pazartesi

91. dakika: İyi oynarken kaybetmek


Kötü oynarken kazanan FB, iyi oynarken kazanamadı. Maçta FB son dakikalara geride girererken şöyle bir baktım istatistiklere; %65 topla oynama, yılın en çok pas ve isabetli pas yapılan maçı, neredeyse 10 net gol pozisyonu, tek kale oynanan bir maç. Maç genelinde sadece bireysel koşu istatistiklerinde gerideydi FB. İlk yarı bittiğinde Manisaspor' un en çok koşan 4. adamı bile FB' nin en çok koşan adamından (Özer) daha fazla koşmuş idi. Bu istatistikleri düşününce şu sonuca vardım; FB koşmuyor, rakibi kadar mücadele etmiyor ancak son derece isabetli ve hızlı paslar ile topu koşturuyor, rakibi yoruyor. Hakikaten de maçta son 15 dakika Manisaspor' lu futbolcuların fiziksel olarak tükendiğini gördük.

Uzatmalarda gelen gol güzeldi. FB' nin maçları bırakmadığını ve konsantre olduğu zaman neler yapabileceğini görmek keyifliydi. Bence sezonun en iyi futbollarından birini oynadılar ve sonuç kesinlikle beraberlik olmamalıydı. Haftalardır yazdığımız gibi FB' de ki dağıtıcı ve bitirici forvet sıkıntısı bu maçta da kendisini gösterdi. Guiza, Gökhan ve Semih üçlüsü maalesef FB' de ilk 11 için yeterli değil. Aksini düşünenler, bu futbolcuların gol krallığı kazanmış oyuncular olduğunu ileri sürebilirler, ancak futbolda mazi ve geçmişte kazanılan unvanlar değil bugün ve gelecek vardır. Kaçan goller maalesef bu oyuncuların golcülük reflekslerinin de sıkıntıda olduğunu gösteriyor. Lig için yeterli desek bile, Avrupa için asla yeterli değiller. Bugün FB' de Makakula tarzında güçlü, dağıtıcı ve bitrici bir santrafora ihtiyaç var.

FB' de esas sorun defansta. Eski yazılarımda sıkça belirtmiştim, FB' nin iyi bir stopere ihtiyacı var. Bilica ve Lugano ikilisi saatli bomba. Zamanlama ve pozisyon hataları yapıyorlar. Öne çıktıklarında, araya atılan toplar tehlike yaratıyor çünkü yavaşlar. Hele de Bilica. FB sezon başında veya devre arasında iki hızlı ve pozisyon okuyabilen stoper alsa idi, bugün inanın bu zafiyetler yaşanmazdı.

Futbol esasen karmaşık bir bilim değil. Omurgayı sağlam tutacaksın. Kaleci, stoper, ön libero ve santrafor. Omurga bunlardan oluşur. Bunlar mutlaka iyinin üstünde olmalı. Yani iki stoperin varsa, bir tanesi mutlaka çok sağlam olmalı. Avrupa çapında olmalı. FB' de Volkan-Bilica-Cristian- Semih omurgayı oluşturuyor. (Lugano, Emre ve Alex farklı özelliklerdeler). Ne denli sağlam bir yapı olduğunu düşünmek gerekiyor. Fenerbahçe' yi beğenin beğenmeyin bugün Gökhan Gönül- Emre- Özer üçlüsü taşıyor. Bunların hiçbiri omurga oyuncusu değil. Sorun da buradan kaynaklanıyor.

Sezon sonuna kadar çok az deplasmanı kaldı FB' nin. Bu avantaj. Lille maçlarının FB açısından zor geçeceğini, ancak FB' nin turu atlayabileceğini düşünüyorum. FB birkaç hafta üst üste kazanabilse, takımın morali ve kendine güveni çok artacak. Lille maçları bu nedenle çok büyük önem taşıyor.

FB' yi berabere kaldığı son 2 lig maçında beğendim. Kaybedilen puanlardan çok takım ruhu ve saha organizasyonu önemliydi. Bunların ne denli önemli olduğunu ilerleyen haftalarda göreceğiz.

12 Şubat 2010 Cuma

Timsahın Ağzındaki Tur!


Orta sahanın sağında ve solunda iki bek, göbekte pas yüzdesi son derece düşük iki ön libero. Böyle bir orta sahaya ek olarak ileride top tutma becerisi olmayan iki forvet ile başladı Daum. Amaç oyunu geride kabul edip, hızlı kontra ataklarla gol bulmaktı. İlk yarıda Gökhan Ünal ve Gökhan Gönül ikilisi ile kaçan gollerin ardından, Bursaspor' un yoğun baskısı ve organize atakları ile gelen iki gol izledik. Gollerin ikisinde de Bilica' nın hataları var.

Bursaspor ise Turgay, Volkan, Hüseyin ve Ozan gibi hırslı oyuncular ile ileride baskı kurdu FB' ye. FB' nin yumuşak karnı olan sol kanadından Ali Tandoğan- Volkan ikilisi ile yüklendiler. Vederson ve Santos' un bu ikiliyi durdurmakta başarılı olamadığını söylemeliyiz. Esasen Bursaspor gol için fazlaca risk aldı ve defansın arkasına atılan toplar tehlikeli olabilirdi. Ancak, sahada FB adına bu tür pasları atabilecek bir orta saha oyuncusu yoktu. Bursaspor defansı bunun rahatlığı ile tandemi ileride oluşturarark, orta sahalarına ciddi destek verdi.

FB' nin ne orta sahası, ne de forveti bugün üretkenlik içinde değildi. Bursaspor, ikinci yarıda aynı disiplini korudu. İkinci yarıda ilk pozisyonu kaçıran yine FB oldu. Gökhan Ünal' ın adeta alda at dediği pasta Guiza müsait durumda golü atamadı. Böylesi bir golü kaçırabilen bir futbolcunun hakikaten de FB' de işi olmaz, olmamalı. Bu kaçan inanılmaz gol sonrası, Bursaspor' un 3. golü bulması maça heyecan kattı.

Daum' un Alex' i oyuna alması ve Deniz' i stopere çekmesi doğru bir karardı. Nitekim Alex' in oyuna girmesi ile FB biraz daha organize olmaya ve sahayı iyi kullanmaya başladı. FB' nin oyunda dengeyi kurması biraz da, Bursaspor' un o müthiş ilk yarı sonrası yorulmasından kaynaklandı. Bursaspor fiziksel düşüş nedeniyle, FB' ye önde basamayınca, FB rahat top kullanmaya başladı ve pas yüzdesi yükseldi. Maçın uzatmaya gitmiş olması haline ibre FB lehine dönecekti, zira fiziksel olarak daha diri olduklarını oyunun son dakikalarında gördük.

FB uzatmalarda Guiza' nın biraz da şanslı golü ile turu geçti. Futbolun güzelliği bu. Sahanın en kötü oyuncusu, turu getiren golün sahibi oldu. FB yarı finalde Manisaspor ile eşleşti. Taraftarın yüreğini ağzına getiren bir maçtı, ama bu heyecanı yaşamak bile güzeldi. Bursaspor' lu futbolcuları mücadeleleri ve güzel futbolları nedeni ile kutluyorum. Seergilenen kötü futboldan dolayı Fenerbahçe' li oyuncuları eleştirmek mümkün değil. Bu kadar eksik oyuncu ve konsantrasyon eksiği ile ellerinden geleni yaptılar. Tabi FB' nin halen iyi bir forvet oyuncusu olmadan lig, kupa ve Avrupa' da neler yapacağını merak ediyorum. Guiza FB için yetersiz. Gökhan ise henüz hazır değil. Sadece Semih üç cepheye yetmeyecek gibi gözüküyor.

Tur bütün camiaya hayırlı olsun.

7 Şubat 2010 Pazar

91. dakika: takım olmak


Bir tarafta mağlup olmamak için tüm hatları ile kapanan ve taktiksel disipline bağlı kalan Diyarbakırspor, bir tarafta bu kildi açmak için yüklenen, müdafada açık arayan istekli bir Fenerbahçe, ve diğer tarafta, 60' lı yıllardan kalma, patates tarlasına benzeyen bir futbol sahası. Durum bu olunca, sahada iyi futbol seyretmek mümkün olmadı ilk 45 dakikada.

İlk 45 dakikada akılda kalan pozisyonlar, Semih' in kaçırdığı iki müsait pozisyon, Bebbe' nin direkten dönen topu ve Bilica' nın Bebbe' yi gole giderken düşürdüğü pozisyondu. Hakemin Bilica' ya gösterdiği sarı kart doğru idi. Kırmızı kart hatalı ve ağır bir karar olacaktı. Son dakikalarda Semih' in düştüğü pozisyon ise penaltı değildi.

Daum' u ilk yarı boyunca kanatlardaki Özer- Mehmet Topuz ikilisinin yer değiştirmesini istemesi pek etkin bir taktik değildi ve sonuç üretmedi. İlk yarıda en temel problem Fenerbahçe' nin kalabalık Diyarbakırspor müdafa alanı içinde boş alan bulamaması idi. Alex yine son derece hareketsiz ve savruk olunca, Semih' de dar alanda sıkışıp kaldı. Peşinde her top alışında 2 Diyarbakırspor' lu vardı. Diyarbakırspor' un ön liberoları Ayman ve Barış' ın adeta stoper gibi tandeme yakın oynaması göbekten akın geliştirmeyi önledi. Ziya Hocanın kanatları da ikişer kişi ile kapatması oyunu adeta kilitledi. Ziya Hocanın bu taktiği ilk yarıda başarılı oldu diyebiliriz.

İkinci yarıda nefes aldırmayan, rakibi adeta hırsı ile sahada ezen bir Fenerbahçe vardı. Buna karşın Diyarbakırspor' da takım olarak savunmada hatasız oynadı. Son dakikaya kadar taktiksel disipline bağlı olarak oynadılar. Fenerbahçe' ye fazla pozisyon vermediler. Esasen, 2 puan kaybeden Fenerbahçe değil, 1 puan kazanan Diyarbakırspor oldu. Ancak Fenerbahçe iki puan kaybetse de çok önemli bir şey kazandı. Takım olmak, son dakikaya kadar hırsla mücadele vermek ve sahadan puan kaybına rağmen başı dik ayrılabilmek... Fenerbahçe Başkan Yıldırım' ın değimi ile "rakibi öpen" bir takım gibi oynadı bugün.

Hata yok muydu? Elbette vardı. Daum' un son üç haftadır formsuz Alex' de israr etmesi Fenerbahçe' nin her maç 10 kişi oynamasına neden oluyor. Alex bugün de hiçbir topu olumlu kullanamadı. Duran topları dahi etkin kullanmakta acizdi. Daum ikinci yarıya onun yerine Guiza veya Gökhan Ünal ile başlayabilirdi. Ayrıca Fenerbahçe bugün kanatları hiç etkin kullanamadı. Tabi bunda, özellikle ikinci yarıda Özer' in sakatlanmasının da etkisi vardı. Önce Uğur, sonra Özer FB adına büyük kayıp. Umarız Özer' in ciddi bir sakatlığı yoktur.

90. dakikadan sonra uzatmalarda Mehmet Topuz ve Guiza yaptıkları hareketler ile FB' nin dakikalarını yediler. Profesyonelliklerine hiç yakışmadı. Mehmet' in gördüğü kırmızı kart doğruydu. Hakemin en büyük hatası Guiza' nın ceza alanı içinde çekilmesine penaltı vermemesi oldu. Rakibin Guiza' yı formasından çektiği net bir şekilde görüldü.

Ayman' ın golü ve futbolu son derece güzeldi. Barış ve Erdinç müthiş bir mücadele örneği verdiler. Maçın en iyi adamı şüphesiz sahanın her yerine basan Barış ve defansta belki de kariyerinin en iyi maçını çıkartan Erdinç oldu. Diyarbakırspor' u bu denli iyi motive eden Ziya Hoca' yı da kutamak gerekiyor.

Fenerbahçe bugün mükemmel bir rakiple oynadı. Sahaya futbol oynatmama ve gol yememe misyonu ile çıkmış, son derece disiplinli bir rakibe karşı oynadılar. iyi de oynadılar. Bugün trübünlerdeki hiç bir Fenerbahçe' li takımının 2 puan kaybetmesine takılmamıştır. Fenerbahçe bu disiplin ve mücadeleyi sezon sonuna kdar götürürse, şampiyon olacaktır. Bu maç bize bu yönde sinayaller vermiştir.

5 Şubat 2010 Cuma

91. dakika: Farka Daum Freni


İlk yarısı ve ikinci yarısı çok farklı bir maç izledik. İlk yarıdaki arzulu, tempolu, iyi paslaşan mükemmel bir FB, ikinci yarıda ise sıklıkla top kaybı yapan, oyun planı ve saha içi organizasyonu olmayan bir FB izledik. Bu durum skora da yansıdı; tüm goller ilk yarıda geldi. Fırtına gibi bir ilk yarı sonrası, ikici yarıdaki bu dağınıklığın sebebi neydi?

Birinci sebep, Uğur Boral' ın şanssız sakatlığı idi. Gerçekten de Uğur son iki maçtır, sol kanada işlerlik kazandıran isimdi. Oyundan çıkması ve yerine oyuna Vederson' un girişi FB adına büyük talihsizlik oldu. Vederson sol bek hariç hiçbir pozisyonda verim alınamayacak bir oyuncu. Daum' un buradaki oyuncu değişikliği hatalı idi. Sakat değil ise, Mehmet Topuz oyuna alınıp, sahada Özer ile yer değiştirilmek suretiyle daha iyi bir tercih yapılabilirdi. Vederson ayağına gelen topları kötü pas tercihleri ile değerlendiremezken, kanadı işlevsel de kullanamadı. Daum' un ilk hatası bu oldu.

Daum' un ikinci hatası FB' de en kötü maçlarından bir tanesini oynayan Alex' e 90 dakika dayanması oldu. İleride Semih tek başına mücadele verirken, Alex' i oyunun savunma tarafında hiç görmedik. 90 dakika içinde yaptığı 10 top kaybı ve kaçırdığı 3 net gol pozisyonu var. FB maçı resmen 10 kişi oynadı. Bu durum da özellikle ikinci yarıda FB' yi takım olarak oldukça zorladı. İkinci yarıda isteksiz Alex yerine, Gökhan Ünal ile başlanmış olsa, Semih- Gökhan ikilisine atılacak uzun toplar ile çok ciddi bir fark yapılabilirdi. Uzun top, Bursaspor ve Galatasaray gibi önde kalabalıklaşan ve presli oynayan takımlara karşı oynanabilecek en iyi taktik. Bu taktikte kilit nokta hızlı ve hareketli çift forvetle oynamak. Alex' in özellikleri böylesi bir oyuna izin vermiyor.

Daum adına üçüncü hata, maça Cristian yerine Selçuk ile başlamamış olması oldu. Selçuk hem çok formda hemde moralli idi. Formayı adaletli dağıtmaz ise, bu durum ileride tepkiye yol açabilir. Nitekim Cristian maç içinde o eski güçlü ve mücadeleci görüntüsünden uzaktı. Böylesi yüksek tempolu bir maçta Selçuk/Deniz ikilisinden faydalanmak gerekirdi. Yine de Selçuk' u oyuna almış olması doğru bir hamle idi. Selçuk oyuna girdikten sonra orta sahaya hem savunma hem de hücum yönünde direnç kazandırdı.

Sercan' ın sakatlığı FB adına büyük şans oldu. Sercan ikinci yarıda oynuyor olsa, bu boşlukları değerlendirip, FB' yi epey zorlardı. Bursaspor adına Ertuğrul Sağlam' ın en büyük hatası, maça Volkan Şen gibi FB' ye ters gelen, hırslı ve çabuk bir isimle başlamamak oldu. Bursaspor esasen kötü oynamadığı bir maçı, FB' nin ilk yarıdaki hırsı ve mücadelesi nedeni ile kaybetti. Böylesi bir tempoyu herhalde Ertuğrul Sağlam' da beklemiyordu.

Maçın en iyi oyuncusu ilk yarı Özerdi. İkinci yarıda ise maçta en iyi oyuncu diyebileceğimiz biri yoktu.

Özetle, Fenerbahçe bu skorla turu cebine koydu. Daum' un hataları nedeni ile tarihi bir fark kaçmış oldu. Deplasmanda defansif, kontra atağa dayalı akıllı bir oyun tercih edilir ise, Bursa' dan da galibiyetle dönmek mümkün.