29 Temmuz 2010 Perşembe

Young Boys Fenerbahçe maç analizi


Futbol adına hüzünlü hatıraların canlandığı bir maç oldu Young Boys maçı. Geçen sezonun son maçı olan ve Fenerbahçelileri kahreden Trabzonspor maçını anımsadım maç boyu. Tek bir farkla; bu kez elinden geleni yapan, saldıran, istekli olan, 90 dakika gol kovalayan, neredeyse tek kale oynayan bir Young Boys takımı idi. Fenerbahçe ise tıpkı geçen sezonun son maçındaki Trabzonspor gibi şanslı olan taraftı. Futbol enteresan bir oyun. Bazen ne yapsanız o top kaleye girmiyor. Bu gece Young Boys' lu futbolcuların yüzlerinde geçen sezonun son maçından hatırladığımız o " ne yapsak olmuyor" ifadeleri vardı.

Bu gece Fenerbahçe adına iki güzellik vardı sahada.
Birincisi aciz futbola rağmen alınan müthiş avantajlı skor, ikincisi ise Fenerbahçe' nin gece mavisi tabir edilen yeni formaları.Bunun haricinde ne skoru yansıtan bir futbol vardı sahada, ne de o güzelim formaların hakkını veren futbolcular. Stoch hariç. Fenerbahçe' nin bence son yıllardaki en iyi transferi. Umarım takımdaki tembellere uyup da bozulmaz. 90. dakikada bile hala topa hamle yapıyor, ileri depar atıyordu.


Maçın teknik analizine gelince
, Fenerbahçe' nin ikinci yarıda oyunu tamamen kendi sahasında kabullense de ilk yarıdan daha derli toplu oynadığını gördük. 10 kişi kalan Fenerbahçe geriye yaslanınca rakibe daha az boş alan bıraktı ve defansta eksik adamla yakalanmadı. Gerçekten de ilginç bir takım Young Boys. Adları gibi genç oyuncuları var. Ben çok beğendim. Son derece hırslı ve baskılılar. İyi kapanıyorlar, iyi açılıyorlar. Sahayı mükemmel kullanıyorlar. Yani çağdaş, göze hoş gelen bir futbolları var. En önemli özelikleri ise kanatları iyi kullanmaları. En önemli eksiklikleri adam gibi bir forvetleri olmayışı. Maç boyu gol yollarında bunun sıkıntısını çektiler. Ancak özellikle ilk yarıda hızlı oyuncuları ile tehlikeler yarattılar. İkinci yarı ise etkin kanat organizasyonları ile sonuca gitmeye çalıştılar. Bu takımda üç oyuncu var ki bugün Fenerbahçe dahil Türkiye ligindeki her takımda ilk 11' e koyun sırıtmaz. Bunlar sağ bek Sutter ve sağ açık Degen ile orta sahanın beyni Costanzo. İnanın Fenerbahçe' nin sağ kanat oyuncularını görünce Sutter-Degen ikilisine imrendim. 3 adet direkten dönen top, Fenerbahçe adına büyük şanstı. Dediğimiz gibi, Fenerbahçe geçen sezonki Trabzonspor maçını tersten yaşadı!


Fenerbahçe' ye gelince ilk ve belki de en büyük tepkiyi Kazım' a göstermek gerekiyor.
Hala aynı disiplinsiz, düşüncesiz, vurdumduymaz ve itici Kazım! Futbol bilgisine güvendiğim Aykut Kocaman bu adamı ne hikmetse hala takımda tutuyor. Kart görmese dahi sahada varlık gösterdiği yoktu. Kazım' ın Fenerbahçe' de oynadığı yıllar boyunca üç maç üst üste iyi oynadığı maç göstermek mümkün değil. Bugün bu düzeyde profesyonel bir futbolcu böyle oyun dışı kalmaz. Bu kadar sorumsuzluk olmaz. Kazım hakkında geçen sezon çok yazdığım için tekrar etmeyeceğim. Bana kalırsa Brezilya liginde küme düşmemeye oynayan takımlar hariç hiçbir takımın oyuncusu değil. Rakip geçemiyor, orta yapamıyor, yavaş ve son derece lakayıt. Acilen takasta kullanılmalı. Zararın neresinden dönülse kardır. Bugün Fenerbahçe Kazım yüzünden Young Boys' dan 5 gol yese ve Şampiyonlar Liginden elense idi zararın boyutu ne olacaktı bir düşünmek lazım!


Fenerbahçe seyricisinin ve yönetiminin bir kötü huyu var. Birkaç sezon takımda kalan bir oyuncu sadece tek maç çok üstün bir performans gösterse onu unutamıyor. Ona bağlanıyor. Ona aşırı tolerans gösteriyor.Hele de Galatasaray maçlarında iyi oynamış ise. İşte Deivid, Kazım, Guiza, Selçuk. Bu dörtlünün Fenerbahçe' de kaldıkları süre boyunca üst üste 3 tane iyi oynadığı maç yok. Ancak ne hikmetse hala Fenerbahçe' nin içindeler. Kazım' ın yanısıra Selçuk' da son derece gereksiz bir müdahale yaptı ve penaltıya sebebiyet verdi. Galatasaray maçında attığı gol hatırlandıkça Selçuk' un bu hataları, yeteneksizlikleri tolere edilmeye devam edecek. Ne acı!


Fenerbahçe ile ilgili teknik bir analiz yaparsak, maç boyu geriye yaslanıp gol yememeye oynadılar. Atılan ilk ve ikinci goller tamamen bireysel beceriler ile geldi. Fenerbahçe bugün eksikleri, suni çim, hava sıcaklığı, hakem, Kazım, vs. tüm faktörlerin etkisi haricinde de kötü oynadı. Takımda Stoch ve Santos hariç ayağına top yakışan adam yok. Biraz da Emre. Alex hala son derece etkisiz, Gökhan yalnızları oynuyor. Takım organize olamıyor.


Son 4 haftadır tüm hazırlık karşılaşmalarına toplam 14 kişilik kadrolar ile yani dar bir rotasyon ile çıkıldı.
Haliyle futbolcularda da bir yorgunluk göze çarpıyor. Fenerbahçe' nin sakatları düzelene kadar bu yüklenme ters sonuçlara yol açabilir. Fenerbahçe' de kadro kurulurken bu tür sakatlıklar da düşünülerek alternatif genç oyuncular transfer edilmeliydi. Ancak böyle bir vizyon maalesef Fenerbahçe Yönetiminde bulunmuyor.


Fenerbahçe ile Young Boys' u karşılaştırmak doğru değil ancak bugünkü oyun itibariyle Young Boys Fenerbahçe' den daha iyi bir takım. Yani takım olmayı başarmak anlamında söylüyoruz bunu. Birebirde FB' nin çok daha iyi futbolcuları olabilir ancak önemli olan takım oyunu ve sonuçtur. Fenerbahçe' nin rövanş maçına kadar Gökhan ve Özer' i geri kazanması, yabancı santraforu takıma monte etmesi ve geleneksel Alex' li oyun sorununa bir çare bulması gerekiyor. Alex üst düzey futbol temposunu kaldıramıyor. Alex artık Avrupa maçlarında oynamamalı veya son 20 dakika oyunun gidişatına göre forma giymeli.


Fenerbahçe defansı da ayrıca tehlike sinyalleri veriyor. Bekir-Önder-Bilica-Santos dörtlüsü geriye yaslanılan maçlarda sırıtmıyorlar, ancak rakibe ileride baskı kurulması gereken iç saha maçlarında tam bir ağır çekim dörtlüsü olacaktır. Arkalarına atılan her top tehlike yaratır. Ayrıca bugün İlhan' ın da sakatlık geçirmiş olması çok garip. Bu takım 2 senedir sakatlık belasından kurtulamadı. Belki de çare başka yerlerde.


Geçen sezonki Trabzonspor maçının yıldızı nasıl ki kaleci Onur oldu, bu maçın da yıldızı Fenerbahçe' den kaleci Volkan' dı. Son bir not da transfer için. Uzağa bakmaya gerek yok; verin Deivid, Kazım ve Guiza' yı bu takıma alın Sutter, Degen ve Costanzo' yu takımın hücum performansı %30 artış gösterir. Üstelik de çok ucuzlar. Ancak dediğimiz gibi nerde yönetimde o vizyon!

Eğer iddialar doğruysa!



Hakan Bilal Kutlualp ile Fenerbahçe Yönetimi arasındaki çatışma devam ediyor. Geçtiğimiz gün Hakan Bey ortaya yenilir yutulur cinsten olmayan bir iddia attı. İddiaya göre, Fenerbahçe Sportif A.Ş. hesapları ve mali tabloları "kulübün beyanlarının aksine" Deloitte denetim firması tarafından denetlenmemişti. Yani Yönetim, Sportif A.Ş. hesaplarını Deloitte firması tarafından denetleniyor gibi göstermiş, kongre üyelerini ve kamuoyunu kandırmaya teşebbüs etmişti. Bu iddianın akabinde Fenerbahçe yöneticilerinden Murat Özaydınlı, bir basın toplantısı ile bu iddiaları yanıtlamış ve yalanlamıştı. Hakan Bilal Kutlualp ise, bu yalanlamayı sert bir dille eleştirerek, iddialarının gerçek olduğunu tekrarladı. Bir anlamda yönetime "hodri meydan" dedi. Peki ortaya koyulan bu iddiaların vehameti nedir? Eğer bu iddialar doğru ise ne olur? Bu iddialar nelere sebep olabilir?

Öncelikle, bir kuruluşun (şirket veya kar amacı gütmeyen kurum) mali tabloları o kuruluşun namusudur. Kuruluşun hazırladığı bu tablolar pek çok kesim açısından (maliyeciler, taraftarlar, kongre üyeleri, spor kamuoyu) büyük önem taşır. Mali tabloların doğru, dürüst ve tam olması gerekmektedir. Aksi halde bu tablolardan sorumlu olan kişiler, suç işlemiş olurlar. Kuruluşların mali tablolarının doğru ve gerçeği gösterir şekilde hazırlandığını bağımsız bir mekanizmanın kontrol etmesi gerekmektedir. Yani kuruluşun dışından, ondan bağımsız bir mekanizmanın bu mali tablolar ile bu tabloları oluşturan muhasebe hesaplarını denetlemesi gerekir. İşte bu mekanizma bağımsız dış denetçilerdir. Sadece Türkiye' de değil, tüm dünyada bu mekanizma geçerli ve uygun bir onaylama yolu olarak kabul edilmektedir. İşte Deloitte firması da dünyanın önde gelen uluslararası denetim firmalarından bir tanesi olarak, tüm dünyada bu hizmetleri vermektedir.

Ortaya koyulan iddialar doğru mu yanlış mı bunu bilemiyoruz. Bu konuda Hakan bey, Deloitte Türkiye üst yöneticisi Levent Yaveroğlu' nu bilgi vermeye davet ediyor. Aslında bu iddialar sadece Fenerbahçe açısından değil, Deloitte firması açısından da vahim sonuçlar doğurabilecek iddialar.

Peki bu iddialar doğru ise ne olur?

1) Fenerbahçe yönetimi kamuoyu ve özellikle de kongre üyeleri nazarında çok zor durumda kalır. Kongreye verdikleri bilgilerin yanlış olduğu ortaya çıkar. Bir anlamda ciddi bir yolsuzluktan bahsediyoruz. Bu konu Fenerbahçe yönetiminin ipini çeker.
2) Kamuoyuna hatalı bilgi verme, hele ki halka açık bir şirket açısından ciddi bir suçtur. SPK konuyu araştırmaya başlar. Bu suç, başta Başkan Yıldırım olmak üzere, tüm yöneticilerin cezalandırılmasına yol açabilir.
3) Deloitte firması bu işin içinde ise, mesleki açıdan çok zor duruma düşer. Haklarında davalar açılabilir. SPK tarafından denetim lisansları iptal edilebilir. Şirket yöneticileri adli ve idari cezalar alabilirler.
4) Fenerbahçe Sportif A.Ş' nin hesapları ve mali tabloları, bir başka denetim firması tarafından geriye dönük incelenmeye başlanabilir. SPK şirketin halka açıldığı tarihten bu güne denetlenmesini talep edilebilir.
5) Fenerbahçe kongre üyeleri bir komisyon kurarak Aziz Yıldırım döneminin tümüyle incelenmesini talep edebilirler. Bu halde, Başkan ve yönetimin bu inceleme süresince görevde kalması sakıncalı olacağından istifa etmesi istenebilir.
6) Aziz Yıldırım ve sorumlu tüm yöneticiler kongre üyeliğinden ihraç edilirler.

Peki bu iddialar doğru çıkmaz ise ne olur?


1) Hakan Bilal Kutlualp kongre üyeliğinden ihraç edilir.
2) Hakkında maddi ve manevi tazminat davaları açılır.
3) Bir daha ne söylese kamuoyu kendisine itibar etmez.
4) FB yönetimi aklanmış olur.

Şimdi sorum şu? Bu kadar vahim sonuçları olabilecek bir iddianın arkasında bu kadar şiddetli duran Kutlualp acaba doğruyu söylüyor olabilir mi?

Konuya açıklama getirmesi gereken Levent Yaveroğlu neden ortalarda gözükmüyor? (tatilde ise, neden hemen dönmüyor?)

Hakan Bey' in Bu kadar risk alması mümkün mü? İddialarını sağlam istihbarat ve kanıta dayandırıyor olabilir mi? Kendi itibarını sıfırlaması muhtemel bu iddiayı bu kadar sahiplenmesi normal midir?

Fenerbahçe mali yönetiminden sorumlu kişiler, belki de Türk spor tarihinin bu en büyük skandallarından birine imza atmış olabilirler mi? Kendim de bizzat yolsuzluklarla mücadele ede bir denetçi olarak, bu iddianın ne şekilde sonuçlanacağını merak ediyorum. Ortada bir gerçek var ki, bu iddia doğru ise Türkiye' de büyük fırtınalar kopacaktır. Bu konuda Deloitte sorumlu ortağı Levent Yaveroğlu' nun yapacağı açıklamalar büyük önem taşıyor. Konuyla ilgili gelişmeleri bekliyoruz.

22 Temmuz 2010 Perşembe

Dostluk Kupası Antrenmanı



Sarı kartların havada uçuştuğu maçta futbol adına fazla birşey yoktu. Elbette hazırlık dönemi olması ve takımların eksiklikleri göz önüne alındığında iyi futbol beklemek pek de mümkün değildi. Genel anlamda takımların gerçek güçlerini gözlemlemek mümkün olmadıysa da, geleceğe dönük bazı sinyaller verdiler.

Önce Galatasaray' a bakarsak; Geçen sezondan farklı bir görüntü vermediler. Rijkaard bu sezon da kanatları kullanmak ve isabetli direkt paslarla sonuca gitmeyi hedefliyor. Yeni transferlerden Musa, Serdar, Cana ve Mehmet Batdal' ı yakından izleme şansı bulduk. Hepsi de çalışkan ve gayretli idiler, ancak bu oyuncuların arasında sahada fark yaratan bir oyuncu yoktu. Cana Mehmet Topal veya Mustafa Sarp' tan farklı bir oyuncu değil. Sert ve savunma yönü güçlü. Ancak hücumda etkili değil. Belki değerlendirmek için erken, ancak GS' ın ihtiyacı olan orta saha oyuncusu değil gibi gözüktü. Serdar Özkan ise Beşiktaş' taki görüntüsüne paraleldi. Çok top kaybı yaptı, ancak arada rahat adam geçerek pzosiyonlar yarattı. Devamlı ilk 11 de şans bulup oynaması gerek. Belki o zaman istikrar kazanır. Mehmet Batdal ise FB defansı arasında kayboldu. Son derece ağır ve hareketsiz gözüktü. Tabi daha henüz sezon başı. Biraz daha sabırlı olmak gerekiyor.

GS' ın maç kadrosunda genç Mehmet Batdal dışında forvet yoktu. Esas sıkıntı burada. GS' ın acilen Baros' a alternatif, kaliteli bir santrafor alması gerekiyor. İkinci problemli nokta, orta saha. Oyunu iki yönlü oynayabilecek, savaşçı ve iyi top kullanan bir yabancı oyuncuya ihtiyaç var. Son olarak sol kanat problemi devam ediyor. Serkan Kurtuluş ve Hakan Balta bu görevi ancak idareten yerine getirebilir. Caner' in neden kaybedildiğini anlamak zor. Hele de sol ayaklı çizgi oyuncusu bulmak bu denli zorken. Arda' yı çok beğendim. Son derece etkili bir futbol sergiledi. Bu sene GS' ın en büyük silahı olmaya devam edecek.

Gelelim Fenerbahçe' ye;

Selçuk büyük bir sorumsuzluk yaparak kırmızı kart ile takımı 10 kişi bıraktı. Bu durum maçın 13. dakikasından itibaren FB' nin temkinli bir oyun sergilemesine neden oldu. Yani Selçuk yüzünden gerçek FB' yi izleyemedik. Ama belli ki Aykut Hoca bu sezon hücumu daha fazla düşünen, dikine oynayan ve hızlı bir Fenerbahçe tasarlamış. Maç içinde belli bölümlerde bunun sinyallerini aldık. Fenerbahçe' de yeni transferler İlhan ve Stoch' u yakından izleme fırsatı bulduk. Caner ise maçın son anlarında dahil oldu ve pek oyunun içine giremedi. Stoch FB adına en büyük kazanç. İyi taransfer. Hem koşuyor, hem de topa inanılmaz hükmediyor. Sahada son derece çabuk ve ne yaptığını bilir bir oyuncu izlenimi verdi. Tam olarak hazır olduğunda Fenerbahçe adına büyük kazanç olacak. Santos ile de iyi anlaştılar. İlhan Eker ise Fenerbahçe' nin çabuk defans adamı sorununa yönelik iyi bir çözüm gibi gözüküyor. Maçta hatasız oynadı. Ancak Bilica ile uyumlu gözükmediler. Bekir ve Önder' e göre kademeleri ve zamanlaması daha iyi. Devamlı oynarsa Lugano ile iyi bir ikili olabilirler. Özellikle de Kadıköy' de Anadolu takımları ile oynanan ve defansın ileride kurulacağı maçlarda çabukluğu ile fayda sağlar.

Fenerbahçe' de sorun her zamanki gibi sistem. Alex ile takım savunmasında bir kişi eksik kalınıyor. Diğer bir sorun da tek forvetli oyun anlayışı. Gökhan Ünal, Semih, Guiza, veya yeni transfer kim olursa fark etmeyecek; bu sistemde tek forvet büyük sıkıntı çeker. Maç boyu Gökhan Ünal, Servet ve Gökhan Zan ile boğuştu durdu. Alex' ten de yeterli destek gelmeyince, ileride kaybolup gitti. FB' nin diğer bir önemli sorunu ise sağ kanat oldu. Bekir savunmada iyi ama ofansta aksayan isimdi. Deivid ve Kazım' ın ise varlık gösteremediklerini gördük. Kumaşları kötü oyuncular ve kesinlikle Fenerbahçe' ye yedek olarak dahi yakışmıyorlar. Dia' nın transferi bu anlamda önemli.

Fenerbahçe' de Özer, Topuz, Dia, Gökhan Gönül, Lugano ve Emre' nin takıma katılması ile mücadele gücü ve hız artacaktır. Ancak halen yedek kulübesi yetersiz gözüküyor. İlk etapta Deivid, Selçuk, Guiza ve Önder' in takasta kullanılması düşünülmeli. Bu oyuncuların yerine 4 adet genç ve mücadeleci oyuncuyu kadroya acilen katmak gerekiyor.

Derbinin en güzel anı Santos' un golü oldu. Futbol vasatı geçemedi. Fenerbahçe' nin 10 kişi kalması daha baskılı ve hücuma dönük bir FB izlemeye engel oldu. Sonuçta gördük ki Galatasaray da, Fenerbahçe' de hazır değiller. Avrupa maçları kapıda ancak her iki takım da şu an form tutmaktan uzaklar. Rijkaard ve Kocaman için ciddi sorunlar olduğunu düşünüyorum. Almaları gereken çok yol var.

18 Temmuz 2010 Pazar

Aykut Kocaman neden başarılı olamayacak?



Aykut Kocaman neden başarılı olamaz?

1) Futbolcular olası başarısızlıklarda faturanın kendilerine değil hocaya kesileceğini biliyorlar. Bu bir gelenek haline geldi. Başkan kendilerine soyunma odalarında ne kadar bağırsa da, ne kadar hakaret etse de sonuçta kalıcı olduklarını biliyorlar.

2) Aziz Yıldıvım Fenerbahçe' de Başkanlık yaptığı sürece futbola karışmaya devam edecek. Tüm yetkiler Aykut Hoca' da falan değil. Bu sadece görüntü.

3) Alex ve Brezilya çetesi (santos hariç) takımda olduğu sürece sahadaki takımın direnci, mücadele gücü ve ruhu olmayacak. Başkan kaldığı sürece de Alex kalacak ve ilk 11 oynayacak.

4) Kadronun kalibresi bu. Yani kadro son derece yetersiz. Fenerbahçe kadrosu 2005-2006 sezonundaki kadro ile maç yapsa 5-0 kaybeder. Appiah' lı, Anelka' lı, Nobre' li, Tuncay' lı, Aurelio' lu bir Fenerbahçe' den bu hale gelindi. Bunun sorumlusunun kim olduğunu yazmaktan yoruldum!

5) Maç yorumlarını okuyorum, taraftar yine Aykut' a yüklenmiş. Eee imamı Aziz Yıldırım olan bir cemaatin başka nasıl bir tavrı olabilirdi ki? Aykut Hoca nasıl oyuna geldi ve bu görevi kabul etti şaşıyorum. Taraftar, halen doğru dürüst transfer yapamamış olan ve yapamayacak olan YÖNETİMİ protesto edeceğine, Aykut Hocaya yükleniyor.

6) Yönetimin önceliği futbol değil. Bir kısım taraftar bunu fark etti. Transferde başarısız olundu. Daha vakit olması önemli değil, sezon hazırlıklarına takımla katılmayan transferden verim alınamaz. Artık öyle kolay kombine satılmayacak. Bu gidişle çapsız futbolcular derbiler hariç sürekli yarı dolu (Azizseverler) tribünlere oynayacak. Bu da onların zaten düşük olan motivasyon ve özgüvenlerini iyice düşürecek.

7) Aykut olası başarısızlıkta arkasında kimsenin durmayacağını biliyor. Bu üzerinde stres yaratıyor. Ancak yine de bu kumarı oynamak istedi.

8) Kulüpte fiilen disiplin sağlanamıyor. Yönetimde herkes kendi işi gücüyle ilgileniyor. Kulüp sahipsiz. Aziz Yıldırım son senesi olduğunu bildiğinden futbola yatırım yapmıyor. Tesis yaparak olası tepkileri dindirebileceğini düşünüyor. Gerçekten de şu kapalı spor salonu projesini erken tamalar ise, bir grup taraftar FB on sene şampiyon olmasa bile Başkan' a destek olmaya devam edecek. Bunu bildiğinden bu kadar rahat hareket ediyor. Ancak bu rahatlık ve disiplinsizlik futbol takımına iyi gelmiyor.

9) Sakatlık belası bu sene de sürüyor. Demek ki futbolcuların adeleleri problemli. Bu iyi antrenman yapmamak veya düzensiz hayattan kaynaklanıyor. Geçen senelerin yarattığı harabiyeti bu sene telafi etmek kolay olmayacak. Cristian, Guiza, Deivid, Gökhan, Özer, Semih, Alex gibi narin futbolcuların bu sezon da sıklıkla sakatlanmaları muhtemeldir.

10) Kadroya ilk 11 e direkt girebilecek 6 savaşçı gerekiyor. Aksi halde bu takımı önüne gelen sahada öper. Aykut Kocaman ne yaparsa yapsın, hangi taktiği verirse versin futbol artık çoğunlukla fizik işi.

İşte bu nedenlerle Aykut başarılı olamaz. Daha sezon başı dur bakalım diyenler, futbolcu kalitemiz iyi hoca oynatamıyor görüşünde olanlar, FB' nin son 12 senesinden memnun kalanlar ve bu gerçekleri moral bozucu safsatalar olarak görenler için diyecek sözümüz yok. Hak ettiğinizi bulmaya devam edeceksiniz.

AZ maçı neyin habercisi?



Fenerbahçe ilk maçını Hollanda futbolunun kalbur üstü ekiplerinden AZ Alkmaar' a karşı oynadı. Gökhan, Özer, Lugano, Alex gibi asları olmadan çıktı sahaya. Maçın 2-0 kaybedilmesi elbette önemli değil. Hem eksik bir kadro ile çıkılması, hem bunun sezonun ilk hazırlık maçı oluşu hem de maçın ciddiye alınmaması bunda etkili oldu. Ancak bir konu var ki, bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi çok kritik. Fenerbahçe' nin mevcut kadro yapısı yetersiz. Eksikler olmasaydı bile FB AZ' yi zar zor yenebilirdi.


Şimdi Başkan şakşakcısı bazı zevatın kadro süper yazılarını okuyoruz her sezon olduğu gibi. Futbolu bildiğini iddia eden bu şahsiyetler kadronun geçen sene de, ondan önceki sene de ve hatta Zico' nun son senesinde de yeterli olduğunu iddia ediyordu. Sorun hep hocalardaydı. Öyle ya bu hocaları getiren BAŞKAN iyi, FUTBOLCULAR süper, ama hocalar dandik! Hayatında İspanya, İngiltere lig maçı izlememiş, oralardaki futbolcu kalitesinden bihaber bu kişiler Guiza' ya iyi futbolcu, Deivid' e faydalı, Özer' e dünya starı diyebiliyorlar! Ne yazık ki bu futbol cahili kişilerle aynı takımı tutmak zorundayız. Bu kişiler şakşakcılık ve umut tacirliği ile prim toplarken, biz gerçekleri söyleyenler dokuz köyden kovulmak isteniyoruz!

Aynı senaryolar, aynı mantalite, aynı pilav tekrar ısıtılıyor ve Fenerbahçe taraftarının önüne koyuluyor. İşte tarih 15 Temmuz ve hala dişe dokunur, FB' nin eksiklerini giderir isimler kadroya katılamadı. Bu saatten sonra da olur mu bilmem! Ama şunu biliyorum BAŞKAN her sene olduğu gibi çıkıp transfer zor iş, futbolcu almak kolay değil diyecek. İnsaf be başkan, senin kovduğun Kutlualp' ler, Saran' lar, Kıyat' lar değil miydi transferleri çatır çatır vaktinde bitirip bizlere dünya yıldızlarını izleten. Madem, kendin transfer yapmakta zorlanıyorsun, madem yabancı dil bilmeyen yöneticilerin de bu işten anlamıyor, neden bu işi bilenlere bırakmıyorsun. Ayıp ayıp, bu taraftarı daha fazla oyalama! Beşiktaş dünya yıldızlarını kadrosuna bir bir katarken sen senelerdir bu taraftara Guiza, Josico, Maldonado, Deivid, Baroni izletiyorsun! Her sene bu teraneyi de yedirmeyi başarıyorsun.

Ama bu sene bir fark var. Bu sene taraftar gruplarının bazıları BAŞKAN' ın oyunlarına uyanmış durumda ve tribünlerden çekilme kararı alıyorlar. Camianın başta eski BAŞKANLARI olmak üzere pek çok önde gelen ismi artık doğrudan BAŞKAN' ı eleştirmeye başladılar. Seslerini yükseltmeye başladılar. Taraftarın büyük çoğunluğu hala gözleri kapalı, BAŞKAN' dan ümitli ve hala safça beklentiler içinde olsa da, bir grup taraftarın gözleri açılmaya başladı. Bu sene öyle kolay kombine satamayacaksınız. Şık formalar, janjanlı ayakkabılar içinde taraftar Deivid' i, Selçuk' u veya Guiza' yı görmek istemiyor! Bunu anlasanız iyi olur. Ha anlamazsanız sezon sonunda diken üstünde oturduğunuz bu koltukları altınızdan çeker alırlar. Aldığımız son duyumlara göre camia içinde ciddi bir muhalefet potansiyeli oluşmaya başladı. Bizden söylemesi...

Gelelim olayın teknik boyutuna; Fenerbahçe' de bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi acil 6 transfer gerekiyor. Bunlar stoper, ön libero, sağ açık, forvet (2) ve bir sağ bek. Bu transferler yapılmadığı takdirde ligde 2. lik, Avrupa' da gruplara kalabilmek büyük başarı olarak kabul edilebilir.

Son 3 sezondur tüm blog yazılarımda devamlı surette kadroları eleştirip durdum. Bu kadroları yapan Yöneticileri eleştirip durdum. Anladım ki, Fenerbahçe taraftarı uyanmadan yönetim asla zihniyetini değiştirmeyecek. Bu satırları yazmamızın üzerinden birkaç gün geçtiğinde belki yeni 1-2 göz boyama transferi olacak. Taraftara forma satmak, bilet satmak için yapılmış bir iki parlak ama içi boş balon transfer gerçekleşmiş olacak. Ancak asıl yapılması gereken asla yapılmayacak. Revizyona gidilmeyecek. Tesisleşmeye para ayrılırken, iyi futbolcuya ayrılmayacak. Bu sakat zihniyet sürüp gidecek. Şimdi voleybolda, basketbolda dünya yıldızları bir bir transfer edilirken, futbolda bu kadar basiretsiz olunması neyle izah edilebilir? Cevap basit: yönetici ve zihniyet farkı. İşte Mehmet Ali Aydınlar ve işte başarı!

İddia ediyoruz, Başkan sezon sonu olası bir başarısızlıkta Aykut Hoca' yı harcayacak. Ben tüm yetkileri ona verdim, o başaramadı diyecek. Taraftar da kuzu kuzu bunu yiyeyecek. Gerçekten çok üzücü. Aykut Kocaman gibi beyefendi ve kaliteli bir insan harcanmış olacak.

Her sene başında bu sene çok güzel olacak diye umutlanan, futbolcusunun her sezon patlama yapacağı hayali ile yaşayan, cefalı, sabırlı ancak saf taraftarımıza sevgiler, saygılar sunuyorum. Umarım bu sezon da ben yanılıırım. Umarım bu sezon da ben haksız çıkarım. Haklı çıkmaktan yoruldum çünkü.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Aykut Kocaman' ın Fenerbahçesi


Aykut Hoca Fenerbahçe’ nin alışılagelen sistemini (4-2-3-1) değiştirmeyip, aynı sistemle devam edeceğini, ancak çok daha hızlı, agresif ve baskılı bir oyun sergileyeceklerini söylüyor. Yani ön liberolardan bir tanesini orta sahaya alarak, 4-1-4-1 tarzı bir oyun sistemini tercih edebileceğini ifade ediyor. Bu durumda, mevcut FB kadrosuna bakarsak;

Kalede Volkan; defansta Gökhan, Lugaono, Bilica, Santos; orta sahada ön libero Cristian (Selçuk), orta dörtlüde stoch, emre, mehmet topuz, kazım (özer), ileride de semih (göhkan ünal) ile sahaya çıkacaktir. (4-1-4-1). Geleneksel 4-2-3-1 de ise Emre’ yi ön libero Cristian’ ın yanına çekecektir.

Gelelim transfere. FB Stoch ve Caner dışında bir transfer yapamadı. FB’ nin hali hazırda 8 yabancısı var: Guiza, Deivid, Bilica, Alex, Santos, Cristian, Stoch ve Lugano. Yani sadece 2 yabancı transferi yapilabiliyor. Sağ kanada ve forvete 2 takviye yapılacağı söyleniyor. Yani toplam 10 yabancılı bir FB izleyeceğiz. Alex, Guiza, Deivid, Bilica gibi oyunculara dünya piyasasında alıcı bulmak zor. Bu tür oyuncuları satmak için ancak Aziz Yıldırım gibi futboldan anlamayan bir alıcı bulmanız gerek. Bu durumda bu oyuncular büyük ihtimalle elde kaldılar. Kalmaları önemli değil ama bu oyunculardan Deivid, Guiza, Bilica ve Alex Aykut Kocaman’ ın sistemine hiç uymayan adamlar. Hepsi yavaş, hepsinin kendi mevkisinde yaşamsal zafiyetleri var. Mesela Deivid kanat adamı ama yavaş. Guiza santrafor ama gol becerisi sıfır. Alex rakip defansa hiç baskı yapamıyor ve son derece ağır. Bilica stoper ama topu değil, rakibi dövüyor. Çok savruk.

Aykut Kocaman’ ın futbol felsefesine uygun olan adamlar ise Stoch, Gökhan Ünal, Emre, Özer ve Mehmet Topuz. Bunların dışında Santos, Gökhan, Cristian, Semih, Kazım ve Lugano Kocaman’ ın sisteminde sırıtmazlar. Ancak bu oyuncuların dışında kadro yapısı itibariyle Aykut Kocaman’ ın sistemini kaldırabilecek oyuncu yok.

Peki Guiza ve Deivid’ in mevkilerine (forvet ve sağ kanat) 2 transfer yapılınca sorun çözülecek mi? Bizce sorun çözülmeyecek. Neden mi?

1) Gökhan Gönül’ ün alternatifi yok. Sakın Önder ve Topuz demeyin, ikisi de bu mevkinin adamı değiller. Gökhan sakatlanırsa, FB bu bölgede inanılmaz aksar. Yerli bir sağ bek ile takviye şart.

2) Bilica kötü bir stoper. Ağır ve dengesiz. Böyle bir stoperle asla rakibe önde basamazsınız. Yani Aykut Hoca’ nın rakibe basan, agresif takımının en zayıf halkası Alex ile beraber Bilica olur. İlhan Eker kapalı kutu. FB’ ye Bekir’ den daha fazla ne katacak merak ediyorum. FB’ nin acilen genç, kaliteli ve dünya çapında bir stopere ihtiyacı var.

3) Ön libero Emre sık sakatlanıyor. Cristian istikrarsız. Selçuk ise hücumda pek etkin değil, sık top kaybediyor. FB’ nin esas bu bölgeye bir takviye yapması yerinde olurdu. Yerli veya yabancı bu bölgeye bir kaliteli oyuncu alınması şart.

4) Frovete alınacak oyuncu kesinlikle güçlü ve yıpratıcı olmalı. Rakibe önde basmalı. Ganalı Gyan veya Kayserispor’ lu Makakula bence ideal oyuncular. Bu tür bir yabancı transferi şart. Ayrıca, deplasman ve derbiler göz önünde bulundurularak, Sercan transfer edilmeli. Gerekirse Semih veya Gökhan Ünal takasta kullanılabilir.

5) 6 + 2 + 2 de Deivid ve Guiza son iki olacaklar. Bunlar mutlaka gönderilip yerlerine 6 + 2 ye girebilecek kalitede 2 tane gelecek vaad eden genç yabancı alınmalı. Alınacak 2 kaliteli yabancıya (sağ kanat ve forvet) ek olarak, 2 genç yabancı (stoper ve ön libero) FB’ ye büyük katkı sağlar.

6) Ve Alex... Artık son 20-30 dk da oyuna alınması düşünülmeli. Dünya kupasında gördük ki Alex tarzı oyuncular artık hiç kalmamış. Evet Alex çok teknik ve oyun bilgisi üst düzey, ancak fiziksel olarak modern futbola yeterli değil. Maçların son 20 dakikasında rakibin yorulduğu anlarda oyuna girerse bir katkı sağlar.

Toplam 2 kariyerli yabancı (sağ kanat ve forvet), 2 genç ve yetenekli yabancı (stoper, ön libero), 2 de yerli (sağ bek, ön libero) alınması gerekiyor. Bu tablo karşımıza yaklaşık 50 milyon Euro’ luk bir bütçe çıkmasına neden oluyor. Reçete acı ama başarı için bu adımlar atılmalı. Türkiyede Selçukla, Deividle, Alexle ve Guiza ile ikinci olabilirsiniz, ancak böylesi bir kadro ile Avrupa’ da 2. ön eleme turunu bile geçmeniz mucize olur.

Bakalım Aykut Hoca bu yetersizlikleri fark edip, gereğini yapabilecek mi?