27 Temmuz 2009 Pazartesi

Beşiktaş Analizi

Fenerbahçenin rakiplerini analiz etmeye Beşiktaş ile başlıyorum. Beşiktaş takımı geçtiğimiz sezonu 2 kupa ile kapatan, diri, savaşçı ve iyi futbolcuları olan bir ekip. Oldukça başarılı olan kadro Erhan, Rıdvan, Erkan Zengin, İsmail Köybaşı gibi gençler ile Fink ve Ferrari gibi uluslararası futbol arenasında kaliteli kabul edilebilecek futbolcular ile takviye edildi. Yapılan transferlere bakıldığında hemen tamamının nokta transfer tabir edebileceğimiz, ihtiyaca yönelik alınan isimler olduğunu görüyoruz. FB ile yoğun transfer savaşlarının yaşanmasına neden olan Mehmet Topuz dahi nokta transfer politikası dahilinde transfer edilmek istenmekteydi. Yani FB'ye bir misilleme veya şov amaçlı bir girişim olduğuna asla inanmıyorum.

Beşiktaş' ın hocası tecrübeli ve bir "kazanan" olarak ülkemizde isim yapmış olan Mustafa Hoca. Kadrosundan Cisse ve Gökhan Zan hariç kayıp yaşamadı. Gökhan'ın değil ama Cisse'nin büyük kayıp olduğu inancındayım. Dünya futbolunda Cisse'nin atletik özellikleri ve oyun anlayışında ön liberoya zaten nadiren rastlanıyor. Cisse Türkiye'de motive olamıyordu. O nedenle sezon sonuna doğru sadece birkaç maçta üst düzey futbol oynadı. Gerçek Cisse'yi fazla izleme şansımız olamadı. Bu sene Marsilya'nın maçlarında dikkat çekeceğine inanıyorum. BJK için gerçek bir kayıp. Onun yerine transfer edilen Fink için şunları söylemek mümkün. Mücadeleci, hücumu seven iyi bir takım oyuncusu. Fink gibi bir profesyonel Avrupa'nın üst düzey kulüpleri hariç hemen her takımda rahatlıkla forma şansı bulur. Ancak birkaç sezon önceki Fink olmadığı da kesin. Zamana ihtiyacı var. Türkiye'de iş yapabilecek bir orta saha oyuncusu. Zaten Alman oyuncuların Türk ligine en uygun yabancılar olduğu kanaatindeyim. Gökhan ise devamlılığı olmayan, sık sakatlanan ve ağır bir defans oyuncusu idi. Yerine transfer edilen Ferrari'nin Gökhan'dan çok daha iyi bir oyuncu olduğu kanaatindeyim. Devamlılığı olan, kademeci, sert bir defans oyuncusu. Kısaca iyi bir transfer. Yani özetle iki iyi oyuncu gitti, yerlerine iki iyi oyuncu geldi.

BJK'nin gençlerini sadece tek maç izleme şansım oldu. Bu nedenle henüz net bir kanaat oluşturamadım. Ancak Erkan Zengin'in üst düzey bir tekniği var. Ayaklarına hakim bir oyuncu. Oyuna katkıda bulunacak ve hücuma oyun zekası getirebilecek bir isim. İsmail Köybaşı'nı beğendim. Etkili çıkışları olan, akıllı oynayan pozisyonunu kolay kolay kaybetmeyen iyi bir bek. Hatta zaman zaman sol açıkta dahi faydalanmak mümkün. Pasları isabetli. İbrahim Üzülmez'den sonra sol kanata ilaç gibi geldiği kesin. Tek eksiği tecrübesi. Zamanlama hataları yapabiliyor. Bazen de hızlı kanat adamlarına karşı ağır kalıyor. Ancak çok iyi bir transfer olduğu ortada. Bu oyuncu için Antep'e verilen paranın fazla olduğunu söyleyenler var. Bu görüşlere katılmıyorum. Birincisi dünyanın hemen her ülkesinde iyi sol ayaklı oyuncu bulmak zor. Hele de sol bek kolay yetişmiyor. Sol ayaklı ve özellikle de bek oyuncuların diğerlerinden primli olmasını normal karşılıyorum. İkincisi İsmail herhangi bir sol bek değil. Çok yetenekli. BJK'nin Gökhan Gönül'ü olabilir. İyi sinyaller veriyor. Mustafa Hoca ile çalışması da bir avantaj. Gelecek vaad eden genç bir oyuncu. Erhan ve Rıdvan kanat oyuncuları. Görüldüğü gibi BJK bu sene genç transferlerini hep kanatlara yapmış. Bu bence bilinçli bir politika olduğuna işaret. BJK uzun yıllar kanat adamı sorunu yaşamak istemiyor ve bunun altyapısını hazırlıyor diye düşünüyorum. Erhan'ı bilemiyorum ancak Rıdvan hakkında çok olumlu konuşuluyor. Zaten kendisi de genç Milli Takım oyuncusu. Bu önemli bir işaret.

Beşiktaşı sahada izleme fırsatı bulduğum tek maç Barış Kupasındaki Lyon maçı idi. Bu maça kadar Beşiktaşın geçtiğimiz sene Hoca motivasyonu ve biraz da diğer takımların çok kötü olması nedeni ile şampiyon olduğu kanaatindeydim. Ancak sahada bu denli üst düzey bir rakibe karşı dişe diş mücadele veren, sahayı iyi kullanan, üst düzey yardımlaşan, son derece akıllı oynayan ve defansif açıdan mükemmele yakın bir BJK izledim. Bir Fenerli olarak bu durumdan açıkçası hiç de memnun olmadım. Üstelik Ekrem, Delgado, İbrahim Toraman gibi önemli oyuncular da forma giymiyordu. BJK geçen seneye göre ciddi gelişme sağlamış. Daha güvenli, dengeli ve çabuk oynuyorlar. Duran toplarda tehlike yaratıyorlar. Özellikle Tello duran topları mükemmel kullanıyor. Nobre dahi oyununu çok geliştirmiş. Çabuklaşmış. Ernst ve Fink'in uyumu henüz istenilen düzeyde değildi. Ancak zamanla artacaktır. Bobo çok gönülsüz. Yerine mutlaka güçlü ve yırtıcı bir santrafor transfer edilmeli. BJK bu sene bu Bobo'dan verim alamaz. Kafasında BJK ve Türkiye'yi bitirmiş. Nihat'ın transferi forvet hattına büyük güç katacak. Formda ve sakat olamayan bir Nihat Türkiye liginde Nobre'nin desteği ile en az 20 gol atar. Ancak üst düzey Avrupa maçları için güçlü ve hava toplarına hakim, çağdaş bir santrafor şart gözüküyor. Üstelik Nihat'ın fiziksel devamlılığı da soru işareti. Batuhan'ın kiralık gönderilmesini doğru buluyorum. Hem futbol hem de mental anlayış açısından gelişmesi gerekiyor. Anadolu'nun muhafazakar ve otoriter sosyal dokusu içinde gerekli terbiyeyi alacaktır. Kendisine çeki düzen verir ise hem BJK hem de Türk futbolu uzun yıllar santrafor aramaz.
BJK'nin forvet dışında gördüğüm diğer eksiği kaliteli bir 10 numara. Esasen Denizli'nin 10.5 numara esprisi çok yerinde. Alex veya Delgado tipi değil, Deco tarzı bir oyuncu BJK'ye ilaç gibi gelir. Hem koşacak ve mücadele edecek, hem de oyuna yön verecek bir oyuncuya htiyaç var. Tello bu yükü birkaç maç taşısa bile, sezon boyu taşıyamaz. Ya fiziksel ya da mental olarak iflas edecektir. Yusuf ise yine her sene olduğu gibi büyük bir muamma. İyi, formda, motive bir Yusuf'un dünya ölçeğinde dahi yeri var. Ancak Yusuf'u belirli sınırlarda tutmak her zaman mümkün olamıyor.

Defansta Ferrari ve Sivok hızlılar. Kademede iyiler ve birbirleri ile uyumlu gözüküyorlar. Bu sene defans hattında İ.Üzülmez, İ.Toraman ve İ.Köybaşı gibi çabuk ve iyi kademeciler de var. BJK'nin bu sezon rakiplerine ileride baskı kuracak ve defans hattını orta sahaya yakın tutabilmeye imkan verecek hızlı defans oyuncuları var. Mustafa Denizli bu avantajı görüp, oyun şablonunu ona göre oluşturacaktır. Mustafa Hoca'nın BJK'yi bu sezonki takviyeler sonrası geçen seneki kalabalık defans-kontra atak futbolundan çok daha farklı bir oyun şablonu içinde oynayacağını tahmin ediyorum. Bu sene daha agresif, golü arayan ve ileride baskı kuran bir BJK görenler şaşırmasın. Bu sene Tello, Holosko, Bobo gibi geniş alan oyuncularının değil, Nobre, Nihat, Yusuf ve Fink gibi dar alanda etkili olabilen, hücum oyuncularının senesi olacaktır. Ernst'e gelince yine tek kelime ile mükemmeldi. Bence Türkiye'deki en etkili ön libero. Bu kadar iyi bir oyuncuya sahip olduğu için BJK çok şanslı. Yanında Aurelio tipi bir oyuncu ile Avrupa'nın en etkin ön libero ikililerinden biri olabilirlerdi. Fink'in bu sene göstereceği performans bir anlamda BJK orta sahasının da kaderini ortaya koyacak.

Özetle ben Lyon maçındaki BJK'yi çok beğendim. Eksikleri hücum zenginliği ve defanstan ileri çıkarken yapılan hatalar idi. Bunlar zamanla ve çok çalışmayla düzelir. Ancak iyi bir forvet ve 10 numara ihtiyacı açıkça görülüyor. Hücum zekası ancak bu şekilde artış gösterebilir. Bu sene rakiplere göre oyun oynayabilecek bir kadro zenginliği var. Mustafa Hocanın en sevdiği şey budur. Her rakibe farklı çözüm üretir. Şimdi elindeki kadro buna fazlası ile müsade edecek. Yönetim az daha dişini sıkıp gerekli transferleri yaparsa, bu sene şampiyonluğun en büyük favorisi ve benim de favorim Beşiktaş olur. Ancak gerekli transferler yapılmaz, Mustafa Hoca'da elindeki kadroya güvenip her maça farklı şablon ile çıkmaya kalkar ise BJK'yi kötü günler bekler.

Şu an Fenerbahçe'yi en çok zorlayacak takım Beşiktaş. Defansı ve forveti Fenerbahçe'den daha iyi. Ancak Fenerbahçe orta sahası çok teknik ve yaratıcı oyunculardan oluşuyor. Bu sene transfer edilen mücadeleci oyuncular ile savaşçı bir kimlik de kazandı. FB'nin ağır ve uyumsuz oyunculardan oluşan defansı yumuşak karnı. BJK'nin bu ağırlık ve uyumsuzluğu cezalandıracak çok iyi oyuncuları var. BJK'nin yumuşak karnı ise defansif açıdan duran toplar ile hücuma hızlı çıkışta kaptırılan toplar. Ayrıca 10 numara eksikliği yoğun pres altında BJK'nin bloklar arası kopukluk yaşamasına neden olabilir. Saha içinde bir lider bulunması şart.

Bana en çok sorulan soru şu: Süper Kupa maçını kim kazanır? Dürüst olacağım. Benim objektif görüşüm maçı almaya yakın takımın Beşiktaş olacağı yönünde. Çünkü geçen seneden oturmuş bir takımları var, daha moralliler ve kendilerine güvenleri var. Ancak elbette ki FB geçen seneki zayıf takım değil. Koch, Süper Kupa maçına kadar takımı fiziksel olarak üste taşır, Daum'da rakibi iyi analiz edip sağlıklı bir taktik üretkenlik ortaya koyarsa FB kupaya uzanabilir. Maça kadar FB Honved ile, BJK ise Barış Kupasında daha üst düzey takımlar ile karşılaşacak. BJK'nin bir miktar yıpranması söz konusu olabilir. Ayrıca FB'nin Brezilyalı ayakları o gün oynamak isterler ve pozitif anlamda maç seçerlerse FB'nin şansı olabilir. Dediğim gibi benim Süper Kupa favorim Beşiktaş, ancak derbilerde favoriler çoğu zaman kaybedebiliyor. Ancak bu maçı kim kazanırsa kazansın ne lig ne de Avrupa macerası için ölçü olmayacaktır.
Bir sonraki yazımda Galatasaray takımını analiz etmeye çalışacağım.

Hiç yorum yok: