30 Temmuz 2009 Perşembe

Galatasaray Analizi

Fenerbahçe'nin rakiplerini değerlendirmeye Galatasaray ile devam ediyorum. Galatasaray bu sene transferde çok iyi işler yaptı. En başta da teknik direktör seçiminde. Frank Rijkaard çocukluğumuzun en önemli futbolculardan biriydi. Efsane Hollanda kadrosunun Gullit ve Van Basten ile birlikte en önemli oyuncusuydu. Savaşçı ve teknik bir oyun tarzı vardı. Teknik direktörlük kariyerinde ise en üst nokta uzun yıllar Barcelona'yı çalıştırması oldu. Barcelona ile çok büyük başarılara imza attı. En önemlisi bugün dünyanın en iyi futbol oynayan takımı olan Barcelonayı Barcelona yapan isimdi. Takımda 4-3-3 taktiğini oturtan, topa tüm sahayı dolaştıran, hızlı paslar ile rakibin dengesini bozan, o efsane oyun anlayışının mimarı oldu. Ayrıca genç oyunculara forma şansı vermeyi sevmesi, genç oyunculardan yıldız yaratabilmesi ve var olan yıldızlar ile de rahatlıkla iletişim kurabilmesi artıları olarak görülüyor. Rijkaard şu an dünya üzerinde yaşayan gelmiş geçmiş en büyük futbolculardan bir tanesi. Elbette ki kadrosundaki hemen her oyuncunun buna saygı duymasını beklersiniz. Rijkaard Türkiye'nin açıkça en iyi kadrosuna sahip olduğunu düşündüğüm Galatasaray için bu kadroyu bir hedefe yönlendirebilecek ve motive edebilecek en iyi isim olarak gözüküyor.

Mustafa Sarp, Gökhan Zan, Keita, Leo Franco gibi nokta transferler kadro güçlendirildi. Lincoln, Ümit Karan, Necati Ateş, De Sanctis ve elbette teknik direktör Bülent Korkmaz ile yollar ayrıldı. Esasen Bülent Hoca'nın Aykut Kocaman'ın FB'de üstlendiği role benzer bir pozisyonda göreve devam etmesi yerinde olabilirdi. Bu sayede hem Rijkaard gibi büyük bir isme yardım edip, hocanın Türkiye'yi daha çabuk tanıması sağlanmış, hem de önümüzdeki dönemlerde Bülent Korkmaz'ın kendisini muhtemel bir Galatasaray teknik direktörlüğü görevine hazırlaması sağlanmış olurdu. Ancak yönetim Bülent Korkmaz'ı aslanlara yem etmeyi tercih etmiş olacak ki, efsane futbolcusuna Rijkaard'ın yardımcılığını dahi önermeyi uygun görmedi. Bülent'i kazanmak için iyi bir fırsat kaçmış oldu.

Galatasaray'ın transferleri düşük maliyetli ve fiyat/kazanç oranı yüksek isimler. Ne demek istiyorum? Galatasaray çok az para harcayarak çok önemli oyuncuları transfer etti. Gökhan Zan'ın gelişi ile GS'ın defansı milli takım defansı oldu. Sabri (Uğur)-Gökhan (Emre Güngör)- Servet (Emre Aşık)- Hakan Balta. Bu defansta milli takımdan 6 oyuncu var. Uğur'un da potansiyel aday olduğunu söylememiz gerekiyor. Sakatlanmadan önce Gökhan Gönül düzeyinde futbol oynuyordu. Böyle bir defansa söylenecek pek fazla şey yok. Sağlam, fizikli, hava hakimiyeti olan oyuncular. Tek problem defans göbeğinin ağır kalması olabilir. Araya atılan toplar tıpkı FB defansındaki gibi GS'ın en önemli sorunu olarak gözüküyor. Bu elbette hızlı hücum yapan ve kontra atak futbolunu benimseyen rakipler karşında önemli bir tehlike. Daha defansif oynanacak bazı üst düzey Avrupa maçlarında ise GS defansının harikalar yaratacağını düşünüyorum. Defans geride kurulup, ön liberolar örneğin Linderoth geriye devamlı destek verir ise GS defansif açıdan gol yemesi zor bir takım haline döner. Ancak biliyoruz ki GS tarihsel olarak ve özellikle de Rijkaard'ın tercihleri doğrultusunda defansif oynamayacak, aksine ofansif özellikler sergileyecek bir takım. Rijkaard Barcelona'dakine benzer bir sistemi biraz modifikasyon ile GS da kullanmak isteyecektir. Bu taktiğin temelleri; defansı ileride kuran, rakibe sürekli baskı yapan, rakibi rahatsız eden defansif bir kurgu ile oyunu forvet üçlüsüne hızlı bir şekilde taşıyan, topu sahada çabuk dolaştıran ve birkaç pasta golü bulmayı hedefleyen ofansif bir anlayıştır. İşte sorunlar tam da bu noktada ortaya çıkıyor.

Sorunların ilki defansın ileride kurulması. GS defans oyuncuları Emre Güngör hariç çok ağır ve kademe hataları yapıyorlar. Defansın arkasına veya hızlı bir şekilde kanatlara indirilen her top GS için önemli tehlike demek. Bu nedenle bu bölgeye hızlı ve kademeci bir stoperin transfer edilmesi gerekiyor. Ancak 4 milli stopere sahip GS'ın böyle bir transferi yapmayacağı da ortada. Öyleyse Servet ve Zan'ın hayatlarının en dikkatli en çabuk futbollarını oynamaları gerekiyor. PEk çok Turkcell Super Lig maçında sıkıntı yaşamazlar. Ancak dikkat; Bursaspor, Eskişehirspor, Beşiktaş, Sivasspor ve Trabzonspor maçları sıkınıtlı olacaktır bu kesin. Bu takımların hemen tamamı hızlı forvetleri olan, oyuna hızlı çıkmayı seven, kontra atağa yatkın takımlar. Galatasaray bu maçlar dışında baskılı, hücum zenginliği üst düzey ve bol gollü galibiyetler alabilir. Ancak bu maçlarda defansi geride ve sağlam kurması halinde, hücum olarak daha pasif ancak daha dengeli bir futbol oynayarak, bireysel yeteneği üst düzey oyuncuları ile bu maçlardan 3 puan çıkarabilir.

GS ile ilgili ikinci ve bence daha büyük sorun orta sahada. Mustafa Sarp, Mehmet Topal, Ayhan, Mehmet Güven, Barış, Arda, Emre Çolak gibi isimler GS'da orta sahada görev alabilecek isimler. Rijkaard'ın 4-3-3 sisteminde orta üçlü çok önemli. Barcelona'da burada Toure, Xavi ve Iniesta görev yapıyordu. Yedekler ise Keita, Hleb gibi kaliteli isimlerdi. Bunların tamamı oyunu iki yönlü oynayabilen çok değerli isimler. Üstelik Alves, Abidal, gibi bekler de sürekli orta sahaya destek vermekteydi. GS da ise Linderoth, Mustafa, Barış, M.Topal ve M.Güven defansif orta sahalar. Hücum yönleri yok. Sadece Ayhan oyunu iki yönlü oynayabiliyor. Rijkaard'ın sisteminde orta sahanın önemli bir sorunsalı bu. Diğer bir sorunsal ise, mevcut orta saha oyuncularının topu hızlı ve isabetli şekilde kanat forvetlere iletme becerilerinin olmaması. Keita, Kewell ve Arda'yı en çabuk şekilde topla buluşturabilecek oyun becerileri mevcut orta saha oyuncularında bulunmuyor.
Bu yazıyı yazarken, GS'ın Brezilya Milli Takımı ve Manchester City'nin orta saha yıldızı Elano'yu transfer etme haberleri basında yer almaya başlamıştı. Eğer bu haberler doğruysa, yani Elano transferi gerçekleşmiş ise GS büyük iş başarmış demektir. Elano oyunu daha çok hücum yönüyle oynayan bir 10 numara. Ancak bu bile GS için önemli katkı demektir. Oyunu iki yönlü oynayan bir Ayhan, hücuma dönük Elano ve defansif Mehmet Topal'dan oluşacak orta sahanın Rijkaard'ın 4-3-3 'ünü rahatlıkla oynayabilme kapasitesinde olduğunu söylemek gerekiyor. İşte defanstaki hızlı ve kademeci stoper problemi de çözülür ise GS ilk 11'inin Türkiye Liginin çok üzerinde bir kalitede oluşacağını söyleyebiliriz. Ancak yine de sakatlık ve ceza gibi durumlar göz önünde bulundurulduğunda, Ayhan ve Elano'nun alternatiflerinin halen bulunmadığını söylemek gerekiyor. Arda orta sahanın yükünü çekebilecek fiziksel özellikler taşımıyor. Bu sebeple bence klasik bir orta saha oyuncusu olarak görev yapması mantıklı gözükmüyor. Bu halde GS'ın oyunu her iki yönde oynayabilecek yetenekte yerli ve genç bir oyuncuyu da kadro derinliğini artırmak adına transfer etmesi düşünülebilir.

GS'ı Tobol maçlarında izleme imkanım oldu. Henüz takım oturmamış. Rijkaard'ın GS'a bir sistem ve hatta yeni bir futbol anlayışı kazandırmak istediği de ortada. GS bir marka, Rijkaard'da öyle. Rijkaard kendi marka değerini yükseltecek, kendi rüştünü ispata yönelik sansayonel Avrupa Ligi başarıları peşinde koşacaktır. Bu nedenle ligde ve Avrupa arenasında iki farklı GS izlememiz mümkün. Rijkaard'a gereken sabır gösterilebilir ise, GS hem çağdaş bir futbol anlayışna hem de pek çok yetenekli ve genç yıldıza kavuşur.
Fenerbahçe ile karşılaştırırsak, GS kadrosu açıkça daha fazla sayıda yıldıza sahip. GS'de daha usta ayaklar var. Hemen her alanda GS daha ağır basıyor. Birebir karşılaştırırsak hücumda oynayan Baros ve Nonda bazı açılardan Semih ve Guiza'dan iyi. Daha hareketli ve bitiriciler. Daha hızlılar. Keita-Kewell-Arda üçlüsü, FB'de benzer pozisyonlarda oynayacak olan Uğur-Deivid-Santos-Kazım 4 lüsü ile karşılaştırıldığında daha ağır bastığını görüyoruz. Santos hariç diğer üç oyuncunun GS'deki üçlü gibi adam eksiltme, sıfıra inip orta yapma, gol pozisyonuna girme özellikleri sınırlı. Daha ağırlar ve daha savruklar. Santos ise GS'daki, üçlü ile karşılaştırılabilecek en klas ayak. Orta sahalara bakıldığında GS'nin şu an FB'de oynayan Emre Belözoğlu tipinde bir oyuncuyu ne kadar aradığı ortada. GS'de bu tip bir oyuncu yok. Bu sene Emre'den çok önemli katkı geleceğini düşünüyorum. FB'nin diğer ön liberoları Selçuk, Deniz ve Cristian da GS'deki Mehmet Topal, Linderoth ve Mustafa Sarp'tan çok üstün değiller. Bunlar hep benzer özelliklerde oyuncular. On numaralar Alex- Elano (gelirse) karşılaştırmasında ise kariyer ve yetenek olarak Elano öne çıkıyor. Ancak Türkiye performansı hakkında yorum yapmak mümkün değil. Alex kendisini geçmişte ispatlamış bir oyuncu. Elano neler yapacak bunu zaman gösterecek. Defansta ise benzer sorunlar yaşanıyor. FB'nin ve GS'nin stoperleri ağır oyuncular. Araya ve arkaya atılan toplar her iki takımın da zafiyet noktası. Beklerde Gökhan ve Carlos ile Uğur (Sabri) ve Hakan Balta terazinin iki kefesinde denk duruyorlar. Bu alanda da her iki takım arasında eşitlik var. Kalecilere bakıldığında GS'nin Franco'sunu pek tanımıyorum. Ancak üst düzey bir takımın kalesini koruyordu. Biraz değişik yapıda bir kaleci. Volkana benzer konsantrasyon sorunları olduğu söyleniyor. Volkan gibi hatalı goller yemesi ile meşhur. GS'nin yedek kalecileri Aykut ve Orkun kaliteli isimler. Volkan Babacan'dan daha tecrübeliler. Kanımca kalede GS daha avantajlı gibi gözüküyor.

Özetle, GS hakkında ilk izlenimlerim bunlar. Futbol iyi oyuncularla oynanır. GS kadrosu Elano'nun da gelmesi halinde, çok iyi oyunculardan kurulu. Birebir karşılaştırmalarda FB ve BJK'ye ağır basıyorlar. Ancak futbol düz mantığı alt üst eden bir oyun. Favoriler kaybedebiliyor. Geçen sene GS yine en güçlü kadroya sahipti ve açık ara şampiyonluğu bekleniyordu. Olmadı. Top yuvarlak, Türk ligi farklı. Rijkaard'ın ve yeni yabancıların ligimize olan uyumu, GS'nin takım olabilmeyi başarması şampiyonun kim olacağını belirleyecek. Daha önceki yazımda şampiyonluk için favorimin Beşiktaş olduğunu yazmıştım. Ancak GS bazı adımları doğru ve zamanında atabilirse Beşiktaşı zorlar. Fenerbahçe ise belirli kapasitede bir kadroya sahip. Bunun üzerine çıkması zor. Beşiktaş gibi takım olmayı başarırlarsa, şampiyonluğun adaylarından biri olurlar. Derbi maçlarda favorim maç seçme ve motivasyon faktörleri nedeni ile Fenerbahçe. Hem GS hem de BJK maçlarında çok farklı FB izleyeceğimiz kesin. Ancak bildiğiniz üzere şampiyonu derbiler belirlemiyor. Bunu geçen sene tecrübe ettik.
Trabzonspor analizi ile devam edeceğiz.

Hiç yorum yok: