22 Temmuz 2009 Çarşamba

Mevcut Kadro Yapısı, Taktik Anlayış ve Fenerbahçe' ninTransfer İhtiyaçları-III

Geçtiğimiz yazılarda olduğu gibi FB'nin en önemli problemlerini ve bunlara yönelik çözümleri ele alacağız. Bildiğiniz üzere yazı dizimizin ilk iki bölümünde FB'nin 5 temel probleminden ikisine değinmiştik. Bu bölümde ele alacağımız konular forvet hattının yetersizliği, kadro derinliği ve teknik kapasitenin düşüklüğü hususları olacak.
Bildiğiniz üzere yazı dizimiz başlamadan bir süre önce FB bazı transferler gerçekleştirdi. Özer, Mehmet Topuz, Bilica ve Bekir transfer edildi. Geçtiğimiz gün ise Brezilya'dan Cristian ve Dos Santos takıma katıldı. Tüm bu transferlerin bugün ele alacağımız kadro derinliği ve teknik kapasite sorunlarına ilaç gibi geldiğini ifade etmek isterim. Gerçekten de geçen sene kulübede oturan ve oyuna sonradan giren oyuncuları (Burak, Gürhan, İlhan, Josico, Maldonado) düşündüğümüzde, bu sene kadro derinliği probleminin aşıldığını görmek mümkün. Yeni transfer ile ayrıca teknik kapasite eksikliği sorunu da aşılmış oluyor. FB artık sadece Alex ve Deivid'in ayaklarına bakan, teknik açıdan kısıtlı bir takım değil.

Transfer edilen oyuncuların tümü esasen teknik yönü üst düzey oyuncular. Defans oyuncuları dahi hücuma yönelik zihniyete sahipler. Özer ve Mehmet Topuz geldikleri takımların adeta beyinleri idi. Topu olumlu kullanan, pas becerisi yüksek oyuncular. Üstelik savaşçılar. Yeni transferler Cristian ve Santos'un maçlarını defalarca izleme imkanı buldum. İkisini de daha FB ile adları anılmadan tanıyor, biliyordum. Bu sebeple bu oyuncular için ayrı birşeyler yazmak istedim.

Öncelikle Cristian medyada abartıldığı gibi ikici bir Aurelio değil. Daha statik oynuyor. Daha ağır. Aurelio bir ön libero olmasına karşın sahanın hemen her yerinde görebiliyordunuz. Hızlı ve top çalmada usta idi. Cristian ise daha bölgesel bir oyuncu. Oyunu görev alanında kabul edip dikine çıkışlar yapıyor. Medyada yazıldığı gibi Aurelio'dan daha iyi bir kesici veya top çalıcı olduğu kanaatinde değilim. Farklı bir oyuncu. Sürekli ileri oynayan, daha iyi pas yapan, hücuma hızlı çıkmayı seven biri. Elbette ön liberoda görev yapabilecek yetenekte. Ancak ikinci bir Aurelio bekleyenler hayal kırıklığına uğramasın. Cristian farklı ve onu bu farklılıkları ile kabul etmek gerekiyor. Medyada onu ikinci Maldonado olarak niteleyenler de var. Buna da katılmak mümkün değil. Cristian daha dayanıklı, fizik gücü daha yüksek ve teknik kapasitesi olan bir oyuncu. FB'ye çok fayda sağlayacağına inanıyorum. Ancak dediğim gibi burada önemli olan husus taraftarın onu "kendisi" olarak kabul etmesi. Eğer Aurelio ile karşılaştırılacak ise hayal kırklığı yaratabilir. Taraftarın sabır göstermesi gerekiyor.

Dos Santos'a gelince söylenecek fazla birşey yok. Güçlü, inatçı ve devamlılığı olan bir kanat adamı. Sol ayaklı ancak sağ ayağına da hakim. İçeri bindirmeleri tehlikeli. Hücumu savunmaya tercih ediyor. Oyun disiplini Cristian kadar güçlü değil. Topla oynamayı seviyor. Altyapısı iyi bir oyucu. Daha önceki yazılarda yazdığımız sol kanat problemine çözüm getirebilecek, hem bek hem açık oynayabilecek çok yönlü bir oyuncu. Bence FB'nin bu seneki en iyi transferi. Tabi ülkeye ve takıma adapte olabilirse.

Yeni transferler ile teknik kapasite arttı. Daum'un taktiklerini uygulama becerisi yüksek oyuncular var. Futbolu bilen, altyapısı güçlü futbolcular var. Kadro derinliği problemi de çözülmüş oldu. Yedek kulübesini ilk 11, ilk 11 i yedek kulübesine koysan kimse itiraz edemez. Tabi bu sene takım iyi de çalışıyor. Forma rekabeti var. Bu durum mutlaka uzun maratonlu sezonda sahaya yansıyacaktır.

Geçen sezonki sıkıntılardan, geriye forvet hattının yetersizliği kalıyor. Gerçekten de FB'nin önemli sorunlarından bir tanesi bu. Savaşan ve teknik kapasitesi yüksek bir takım olmak çok önemli, ama sonuca ulaşmak yani gol atmak da en az o kadar önemli. İşte FB'de görev yapacak veya yapabilecek forvet oyuncularına baktığımızda (Semih, Guiza, Alex, Deivid, Kazım) bunların hiçbirinin yeterince hızlı ve çabuk olmadıklarını görüyoruz. Ayrıca bunların hiçbiri pivot santrafor özelliğinde de değiller. Sırtı arkaya dönük oynayabilen, fiziği güçlü oyuncular değiller. Oysa ki modern futbol, takımın hücum hattının bu tür iki oyuncudan oluşması gerektiğini bize gösteriyor. Elbette Eto'o, Drogba, İbrahimovic veya Benzema gibi oyuncularınız varsa bunun bir önemi kalmıyor. Bu oyuncular her iki görevi de yapabiliyorlar. Alex-Semih, Semih-Guiza veya Alex- Guiza ikililerinin hücum gücünü sekteye uğratacağını düşünüyorum. Özellikle Semih ve Guiza fiziksel olarak yetersiz, dirençsiz ve teknik kapasitesi düşük oyuncular. Birebir adam geçme özellikleri yok. Konta-atak futbolunda güçlük çekerler. Geniş alanlarda sıkıntı yaşarlar. Forvet hattına takviye şart gözüküyor. Ben Sercan'ın mutlaka transfer edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Deplasmanda kontra atağa dönük, defans güvenliği ön planda tutulan, hücuma hızlı çıkılması gereken maçlarda veya bu şekilde oynanması gereken bazı üst düzey maçlarda (Daum genellikle bu tür maçları tek forvet oynamayı sever) Sercan, FB için en önemli silah olacaktır. İç saha maçlarında ise, özellikle rakibe baskı kurulan dakikalarda Semih ve Guiza etkili olabilirler. FB'nin forvetine Sercan tipi hızlı bir oyuncuyu mutlaka transfer etmesi gerektiği kanaatindeyim.
Yazı dizimize burada nokta koyuyoruz. Bu üç bölüm dahilinde ulaştığımız sonuçlar şunlar:

- FB'nin defansif sıkıntıları devam ediyor. Stoperleri yavaş ve birbirleri ile uyumsuz. Edu veya Lugano'dan biri takıma katılsa bile bu sorun çözülmüş olmayacak. Çünkü onlar da ağır ve uyumsuz. Üstelik biri devamlı hata yapıyor, diğeri devamlı kart görüp oyundan atılıyor. Çözüm farklı bir stoperin transferinden geçiyor.
- Forvet oyuncuları ihtiyaçları karşılamıyor. Guiza yavaş ve istikrarsız. Semih ise güçsüz ve devamlılığı yok. İkisi de hızlı hücumda etkisizler. Kafa toplarını arkadaşlarına indirecek, sırtı kaleye dönük pas alıp dağıtacak pivot özellikleri de yok. Bu sene Guiza gönderilip yerine güçlü, hızlı ve rakibi hırpalayan bir forvet alınabilseydi (örneğin Mevlüt) daha iyi olacaktı. Semih ise her zaman yedek olarak kadro derinliğini artıracak bir oyuncu olur. Oyuna sonradan diri ve güçlü bir şekilde girerse, özellikle de kapalı savunmalara karşı önemli bir silah. Ancak forvette Mevlüt ve Sercan gibi iki gencin çok daha yırtıcı olacağı kanaatindeyim. Her iki oyuncuyu transfer etmek için de geç kalındığı gerçeği göz önünde bulundurulursa bu sezon forvetin geçen senekinden pek de farklı olmayacağını söylemek maalesef mümkün. Farklılığı takımın orta sahası yaratacak.
- Takımın kadro derinliği arttı. Yedekten girip skoru, oyunu değiştirecek yetenekli pek çok oyuncu var.
- Taktik düzeni harfiyen uygulayabilecek, teknik kapasitesi yüksek oyuncular var. Pas yüzesi artacak. Top kayıpları azalacak. Bu ise takımın toplu olarak maç kondiyonunu iyileştirecek. Artık top taşıyabilecek, takımı dikine hücuma çıkarabilecek pek çok oyuncu (Özer, Mehmet, Emre, Alex, Cristian, Bilica gibi) mevcut.
- Bu takımın halen bir stoper, forvet ve hatta ön libero ihtiyacı var. Emre veya Cristian'dan bir tanesi sakatlansa, birisi kart cezalısı olsa ya da her ikisi birden oynayamasa orta saha Selçuk ve Denize kalıyor. Hele de bir derbi veya Avrupa maçı oynanacak ise FB geçen seneki orta sahasına dönmüş olur ki bütün olumlu adımları boşa çıkartır. Bu nedenle bizce bu bölgeye bir dinamik,hızlı ve genç bir yerli transfer şart. Eğer genç Abdülkadir takıma ısınır, Daum'da korkmadan forma verirse transfere gerek kalmaz. Ama hocanın Abdülkadir'i Selçuk ve Denize kurban etmemesi gerekiyor.
- Genç Onur ve Furkan'ın mutlaka ilk 18 'de, zaman zaman da 11'de forma şansı bulması gerekiyor. Her ikisi de son derece gelecek vaad eden yetenekli isimler. Özgür Çek, Gürhan, Oğulcan gibi harcanmamalılar. Özellike Onur'a dikkat. Yeni, koşan ve mücadele eden bir Alex geliyor.
- FB takımı son üç sene ciddi bir çöküş yaşamış. Bunu biz değil, bu sene yapılan "laktak testleri" söylüyor. Kadrodaki oyuncular (eskiler) fiziksel olarak bitik durumdayken, bu sene Daum ve Koch ile eski formlarına kavuşmaya çalışıyorlar. Daum'un da ifade ettiği gibi bu durum yetersiz antrenman teknikleri, beslenme ve eksik moralden kaynaklanmış. Bu sene 7. haftaya kadar bu sorunların çözüleceği kanaatindeyim. O zamana kadar takıma sabır göstermek gerekiyor. Fiziksel güçlenme zaman alacak, hız ve devamlılık kazanma ise çok daha uzun zaman istiyor. Taraftarın bunu göz önünde bulundurması gerekiyor.
- Geçen seneki takım gibi bu takım da yönetimin eseri olacak. Bu sene yönetim geçen seneye göre daha temkinli. Ancak bazı hatalar halen devam ediyor. Alex'e dayalı oyun sisteminden acilen uzaklaşmak gerekiyor. Ancak Aziz Bey bu riski göze alamıyor. Bu sene de Alex merkezli küçük Brezilya izleyeceğiz. Formda bir Alex var ise sorun olmaz, ancak geçen senelerdeki kötü Alex'i bu sene de izlersek bu küçük Brezilya ekolünün ve Aziz Beyin sonu olur. Aziz Beyin kaderi ile Alex ve arkadaşlarının kaderleri birbirlerine sımsıkı bağlı duruma gelmiştir.

1 yorum:

Begüm Akış dedi ki...

Bir futbol takımı için en önemli olmaz ise olmaz şart kondisyondur. iyi kondisyon, iyi maçlar, iyi maçlar da ligi lider bitirmeyi sağlar. Genç oyuncuların kondisyon performansının daha yüksek olması normaldir ancak sakatlıkların azalması da önemli bir şarttır. Ayağa çalışan, faul oranı yüksek bir takımda sakatlıkların fazla olması beklenmedik bir durum değildir. Daum'un Beşiktaş teknik direktörü iken en çok öne çıkardığı şey iyi stopperler ve defansif anlayışı belirgin hale getirmesi idi. Ancak bunu FB'de brezilyalı oyuncularla sağlaması biraz zor olabilir. 4 4 3 gibi bir oyun prensibinin benimsenmesinde brezilyalı oyuncuların katkısını bir nebze azaltabilir. Burada bir başka soru daha ortaya çıkıyor. FB takımı kanatları kullanarak oyun kuran bir takım olabilir mi? Eğer öyle bir oyun kurulacak ise, ön libero oyuncularının kafa vuruşlarına veya son vuruşu iyi yapacak, oyunu iyi takip eden bir yapıya sahip olmaları gerekiyor. Bunu FB takımında kim yapabilir bunun iyi düşünülmesi gerekiyor.
Son bir soru da, acaba bu kadar Brezilya futbol anlayışına yakın duran bir takımın Daum'un defansif anlayışına nasıl adapte olacaklarıdır. Bu konuda biraz şüpheliyim, bunun sebebi brezilyalı oyuncuların topa vuruş şekilleri ve zıplama biçimleri, stopu kesmeye, topa basmaya tam anlamıyla stopper olmaya çok da müsait değil gibi. Bence şu an Daum'u düşündüren konu önliberolardan çok defans oyuncularıdır. Tabii bu yine benim eleştirel düşüncem :)