19 Temmuz 2009 Pazar

Fenerbahçe'nin Almanya Hazırlık Kampından İzlenimler

Bildiğiniz üzere FB Almanya'da yürüttüğü hazırlık çalışmaları kapsamında şu ana kadar üç Alman ekibi ile hazırlık maçları yaptı. Bölgesel lig takımlarından SSV Ulm, bu sene Bundesliga'da mücadele edecek olan Nürnberg ve amatör küme takımı Aindling. Bu maçları tek tek ele almaktansa birkaç maç sonra genel bir değerlendirme yapmayı uygun gördüm. Bu maçlarda oynanan futbol, öne çıkan isimler ve bazı tespitleri sizlerle paylaşacağım.

Bildiğiniz üzere hazırlık maçları ölçü değildir şeklinde genel kabul görmüş "klişe" bir laf vardır. Ancak ben buna katılmıyorum. Hazırlık maçları bal gibi de takımın genel durumu ve oyuncuların formları hakkında bir ölçüdür. Elbette bu tür zayıf rakiplerle oynanan maçlarda, futbolculardan hırslı, oyuna asılan ve mücadeleci bir oyun bekleyemezsiniz. Ancak futbolcuların tekniği, gücü ve dengesi hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Oyun zekalarını görebilirsiniz. Oyun içinde çabukluklarını veya pas yüzdelerini değerlendirmek de mümkündür. Ayrıca oyuncuların birbirleri ile olan uyumları, yardımlaşmaları, saha paylaşımları gibi bazı hususlarda göze çarpar.
FB takım olarak hazır değil. Elbette daha oldukça vakit var, ancak genel olarak takım yorgun, ağır ve birbirleri ile uyumlu değil. Geçen seneki takım, fizik kondisyon, güç ve dayanıklılık açısından adeta bir enkaz idi. Daum bunu düzeltmeye çalışıyor. Bu da biraz vakit alıyor.

Öncelikle Fenerbahçe'nin kampa PAF takımından gençleri de dahil etmesi bence çok olumlu. Maçların tamamını ve hazırlık çalışmalarının bir kısmını izleme imkanı buldum. Kadroda doğrudan ilk 11 i zorlayacak bazı gençler var. Mesela Onur, Furkan ve Abdülkadir. Bu gençlerde israr edilirse Fenerbahçe hem kadro derinliğini artırır hem de geleceğine önemli yatırım yapmış olur. Furkan hareketli, hırslı, iyi yer tutan bir forvet. Bileklerine hakim ve çabuk. Onur'u özellikle çok beğendim. Adeta Alex'in genç, diri ve koşan bir kopyası. Oyuna sürekli dahil oluyor. Dikine oynuyor. Sol ayağına hakim. En önemli özelliği birebirde adam eksiltebilmesi. Saha görüşü ve pas zekasını da oldukça beğendim. Abdülkadir ise zaten Ankaragücü takımından bildiğimiz bir oyuncu. Geçen sezon neredeyse tamamen sakat idi. Ancak yeni yeni kendine gelmeye başlamış. Güçlü, ayağı yere iyi basan, dengeli, mücadeleci bir isim. Daum son maçta ve antrenmanlarda ona sağ kanatta yer verdi. Ancak bunun bir hata olduğu kanaatindeyim. Abdülkadir bir orta saha oyuncusu. Ön liberoda daha verimli olacağını düşünüyorum. Diğer gençler de iyi kumaş. İsrar edilirse aralarından yeni süprizler çıkabilir. Ancak gençlerle ilgili bir eleştirim var. Furkan'ın son Aindling maçında gol attıktan sonra sevincini abartması, Onur'un hemen her pozisyonda hakeme itiraz etmesi ve diğer gençlerin bazı şova dönük hareketleri tehlike sinyalleri. Gerçi maç sonrası Daum'da bunu fark etmiş olacak ki genç oyuncularını uyarma gereği duydu. Onlardan tek beklentisinin çok çalışmak olduğunu ve şova müsade etmeyeceğini ifade etti. Umarız gençler bu uyarıları dikkate alırlar.

Takıma gelince, kondisyon çalışmaları hız ve çabukluğu azaltmış. Takım üç maçta da ağır çekim oynadı. Daum önceliği fizik kondisyona verdiğini kendi de ifade etti. Ancak FB'nin takım olarak taktik ve teknik kapasitesinin şu an için yeterli olmadığını ifade etmek mümkün. Oyuncular yorgunluktan ayaklarına dahi hakim olamıyorlar. Bu ağır antrenmaların bir sonucu. Alex, Deivid ve Carlos gibi teknik oyuncuların bile pas yüzdeleri çok düşüktü. Bu üç maçta öne çıkan isimler Uğur Boral, Kazım ve Emre. Diğer arkadaşlarına göre daha hazır gözüktüler. Özellikle Emre ve Uğur geçen senekinden oldukça farklı bir görüntü çiziyorlar. Geçen seneden bir önemli farklılık ise forma rekabeti. Bu sene hemen her mevkide iki alternatif var. Bu nedenle oyuncular çalışmalara kendini daha fazla veriyorlar. Daum'un kafasındaki 11 aşağı yukarı belli. Ancak tüm oyuncular Daum'un gözüne girmek için kendilerini göstermeye çalışıyorlar. Kanımca Daum'un kafasındaki ilk 11 den 6 tanesi belli. Bunlar Volkan, Alex, Semih, Bilica, Emre ve Uğur Boral. Kalan 5 forma için önemli bir rekabet olacak. Özellikle Guiza'nın ve olası 2 yeni dış transferin katılımı ile forma rekabeti daha da artmış olacak. Bu olumlu bir nokta.

Fenerbahçenin aksayan en önemli noktaları stoperleri arasındaki uyumsuzluk ve kanatlaırn oyuna ağırlık koyamaması. Bu konular ile ilgili zaten önceki yazılarımızda uyarıda bulunmuştuk. Bilica-Önder-Bekir-Deniz birbirleri ile oldukça uyumsuz. Yenilen gollerde bu uyumsuzluk açıkça görülüyor. Vederson ve Deivid pek tat vermiyorlar. FB'ye stoper ve kanat adamı transferi yapılmayacak ise bu mevkiler FB'nin yumuşak karnı olmaya devam edecek. Ön libero mevkiinde Emre oldukça başarılı. Ancak yanında görev yapan Selçuk ve Deniz maalesef yeterizler. Oyunun hücum yönünde hemen hiç yoklar. Bu mevkiiye hücum becerisi de olan bir ön libero takviyesi şart gözüküyor.

Daha ligin başlamasına yaklaşık 20 gün var. Bu oldukça önemli bir süre. Ancak Daum'un Aragones den kalan enkazı düzeltmesi çok daha uzun sürecek. FB'nin çok temel eksikleri var. Ben FB'nin taktiksel ve teknik oyun kapasitesine ligin 6. haftasına kadar ulaşabileceğini sanmıyorum. FB'nin hakikaten zaman ihtiyacı var. Takım geçen seneye göre çok daha iyi olacak, bunun sinyallerini de alıyorum. FB taraftarı takımlarına 6-7 haftalık bir kredi verirse, işler daha kolay olur. Önemli olan bu süreyi kayıpsız geçebilmek.

1 yorum:

Begüm Akış dedi ki...

Ben hazırlık maçlarının takımların çalışmalarında gerçektende önemli bir geribildirim verdiğini düşünüyorum. Takımın performansını tam olarak görmek zor belki, ama taktiksel anlamda yeni denemeler yapmak, futbolcuların sahanın farklı yerlerinde oynamalarına ne kadar adapte olabileceklerini görmek açısından büyük bir avantaj diye düşünüyorum. Ama şunu da unutmamak gerekiyor; Büyük maçların, derbylerin psikolojisi her zaman çok ama çok farklıdır. O tür maçlarda gösterilen performanslar tamamen o günkü psikoloji ve kondisyonla alakalıdır.
Bunun dışında bence unutulmaması gereken tek şey, FB takımının belli bir zaman yeni bir teknik direktöre alışma süresi yaşayacağı ve belki de bu alışma sürecinin ligin ilk maçlara yansıyabileceğidir. Bunun sebebi, Daum ve Aragones'in farklı futbol ekollerinden gelen teknik direktörler olmasıdır. Ofansif bir futbolu öne çıkaran İspanyol ekolündeki Aragones'den, defansı öne çıkaran Alman ekolündeki Daum'a takımın adapte olması için süre lazım. Bence FB takımı ligin ilk yarısındaki bir iki maçta alışma dönemi geçirdikten sonra Türk futbolunu çok çok iyi tanıyan Daum ile bu sene daha başarılı bir sezon geçirecektir. Bunu benim söylemem de ilginç oldu tabii :)