10 Ağustos 2009 Pazartesi

Honved ve Denizlispor Maçlarının Ardından

Perşembe akşam Honved, haftanın son saatlerinde ise Denizli deplasmanındaydı Fenerbahçe. Perşembe akşamı işi ciddiye almayan, rahat oynayan ve turu zaten geçmiş bir takım vardı. Pazar akşam ise tam tersi, işi baştan sıkı tutmayı düşünen, daha derli toplu ve akıllı oynayan bir takım. Honved maçı sonrası maç değerlendirmesi yapmayı düşünmedim. Honved, Bank Asya 1. Liginde küme düşmemeye oynayabilecek bir takım. Böyle zayıf takımlar ile oynarken konsantrasyon kaybı yaşanması normal. Maçın özeti Fenerbahçe’ nin turu geçmesi. Bu kadar. Sahada 10 kişi kalan, rakibi küçümseyen, adeta yürüyerek oynayan bir Fenerbahçe için teknik analiz yapmaya elim gitmiyor.

Denizli maçı ise Fenerbahçe için farklı bir atmosferde oynandı. 2006 senesinde Daum’u gözyaşları ve son saniyelerde kaçan şampiyonluk ile uğurlayan bir Denizli deplasmanı hem Daum, hem de Fenerbahçe açısından şüphesiz büyük önem taşıyordu. Yüzyılda bir olabilecek bu futbol kazası sonrası Denizli takımına karşı ligde hiç kaybetmemiş bir FB vardı sahada. Fenerbahçe’ nin Denizlispor maçlarını ayrı bir dikkatle oynadığına işaretti bu istatistik. Maç da tam bu minvalde başladı ve bitti. 40 dakikalık elektrik kesintisini saymazsak, maç sürekli Fenerbahçe takımının kontrolünde devam etti. Fenerbahçe’ nin klas ama ağır Brezilyalılarının kaçırdıkları pozisyonlar olmasa ikinci yarının ortalarında 3-4 farklı bir skor görülebilirdi. Fenerbahçe maçın başından sonuna dek defansta dikkatli, iyi alan savunması yapan ve işi ciddiye alan bir futbol sergiledi. Hücumda ise tam tersi, dağınık, son vuruşlarda kötü, pozisyon üretmekte zorlanan bir Fenerbahçe vardı. Belki de ilk dakikadaki bireysel beceri dolu gol, bu denli ciddiyetsiz bir hücum futboluna sebep olmuştu. Fenerbahçe golün etkisi ile olsa gerek, oyunu sürekli yavaşlatan, kontrol altında tutmaya yönelik, akılcı ama sıkıcı bir futbol sergiledi. Üç puanı fazla zorlanmadan alıp götürdü. Lige de iyi bir başlangıç yapmış oldu.

Denizlispor yeni bir takım. Pek çok yeni transfer bir arada oynuyor. Açıkça uyum sorunları var. Sol kanatta fena oynamayan, gelecek vaat ettiğini düşündüğüm 21 yaşındaki Güray hariç hiçbir oyuncusu tat vermedi. Biraz da Fenerbahçe’ nin eskilerinden Murat Hacıoğlu gayretliydi. Zaten bu iki oyuncunun ortalamanın üzerinde oynaması özellikle ikinci yarıda Fenerbahçe sağ kanadını devre dışı bıraktı. Kazım ve Gökhan arasında zaman zaman 60 metre boşluk oluştuğunu gördük. Haliyle Gökhan da oldukça yoruldu. O kanatta tek başına mücadele edip, iki iyi adamla boğuşup, son dakikalarda yaptığı asist ile adını maçın oyuncusu olarak yazdırdı. Özetle, tüm maçın aksiyonu tek bir kanatta meydana geldi dersek hatalı olmaz.

İlk yarı Emre, ikinci yarı Cristian olumlu oynadılar. Birbirlerine alışmaları için zaman gerek. Dos Santos klas bir oyuncu. Önemli bir yıldız adayı. Ancak onun da Türk futboluna alışması zaman alacak. Son vuruşlarda bir beceriksizlik içindeydi. Bu kaçırdıklarını Denizli affeder ama Galatasaray veya Trabzon affetmez. Her maçı aynı ciddiyetle oynaması lazım. Santos ile ilgili diğer bir nokta da şu. Tıpkı Deivid gibi top almak için çok fazla ortaya geliyor. Kanatta oynadığını nadiren görebiliyoruz. Demek ki top dağıtımında kanatlara top taşımakta bir problem var. Ya da kendisi çizgide oynamaktan ziyade iç kısımları tercih ediyor. Bu durum, oyun içinde Fenerbahçe’ yi pres karşısında top çıkarmada rahatlatsa da, hücumda kanat organizasyonları gerçekleştirilmesine engel oluyor. Deivid ve Santos’ un ilk 11 de beraber oynadığı her maç kanatlar doğru düzgün çalışmayacak ancak Fenerbahçe’ nin top hakimiyeti belirgin bir şekilde ortaya çıkacaktır. Bu tür maçlarda topla oynama istatistiği %60-65’ leri bulabilir. Özetle Santos ilk yarıda iyi, ikinci yarıda kayıpları oynadı. Kazım’a gelince her zamanki tek devrelik futbolu sonrası kayboldu. Bu adamın tek devre top oynayabilen bir oyuncu olması ilginç bir durum. Fiziği düzgün, futbol altyapısı iyi. Ancak genellikle 45 dakika performans veriyor. Bu çok ilginç bir olay ve üzerine gidilmesi gerek. Deivid ise Kazım’ a kıyasla hücumda daha etkin. Oyuna daha fazla katkı sağlıyor. Suya sabuna daha çok dokunuyor. Bu nedenle bazen çok kötü top kayıpları yapıyor. Ancak ileri, dikine oynamaya niyetli ve becerili ender adamlardan. Deivid ile Kazım’ın 45’ er dakika oynaması iyi bir strateji olabilir diye düşünüyorum. Birbirlerini dengelerler.

Geri dörtlüde Gökhan her zamanki gibi görevini yaptı. Önder- Bilica daha uyumlu gözüktüler. Maçın son anları hariç pek pozisyon vermediler. Önder’ de bir yükseliş, Bilica’ da ise gerileme var. Bilica sanki takımını yadırgıyor. Kimi zaman kendini unutup halen Sivasspor’ da oynadığını sanarak riskli hareketler yapıyor. Uyarılması şart. Önder ise daha derli toplu, hızlı ve dikkatli idi. Bu şekilde devam ederlerse Önder’ in değil Bilica’ nın yerine bir transfer yapılacak. Vederson ile ilgili de bir şeyler söylemek gerekiyor. Bu adamın Brezilya’ lı olduğuna inanmıyorum. Orta düzey bir yerli sol kanat oyuncusu ayarında. Çalım atamayan, orta yapamayan, oyuna bu denli giremeyen bir Brezilya’ lı olmaz. Oldukça ağır hareket ediyor. Oyuna hücum yönlü hiç katkısı olmadı. Zico döneminde hatırladığımız Vederson bu değil. Carlos’ u bu denli arayacağımızı hiç tahmin etmemiştim.

Forvet hattında Alex ve Guiza uyumlu gözüktüler. Fizik kondisyon eksikliği nedeni ile Guiza son 20 dakika sürekli hatalı paslar attı. Fenerbahçe’ nin bu sene en büyük kazancı yine de Guiza. Boş alan koşuları, defansı peşine takması, Alex’e yönelik akıllı asist çabaları hep artıları. Fiziksel olarak iyileşirse çok can yakar. Alex ise son üç maçtır sahanın bence en iyi işler yapan adamı. Hala koşmuyor, hala defansif katkısı yok. Ancak Fenerbahçe’ nin son üç maçında maçlara ağırlığını koyan adamdı. Alex ile ilgili olumsuz söylenebilecek diğer bir nokta duran toplar. Eskiden çok daha iyi kullanırdı bu topları. Dün maç boyu kullandığı 7-8 korner, 2-3 serbest vuruşun hiçbirisi adrese teslim değildi. Bu şaşırtıcı. Son iki sezondur duran top kullanımında bir gerileme var. Bunu da araştırmak gerekiyor.

Fenerbahçe iyi değil, akıllı oynayarak zor olmayan bir deplasmandan üç puan çıkardı. Kanatlar çalışmadı ama top FB’ de kaldı. Üç puanın hikayesi maçı ciddiye alma + bireysel beceri olarak özetlenebilir.

Herkese iyi haftalar dilerim.

Hiç yorum yok: